Kısa bir bilgi ile başlıyorum söze..Filler nasıl eğitilir bilirmisiniz?Henüz yeni doğan fil yavrusu alınır , ayagindan bir pranga ile demir bir kapıya bağlanır ve o küçük yavru her yürümek istedikçe pranga onu engeller ..Zamanla büyüyen fil yavrusu her adım atmak istediğinde pranga var zanneder ayağında ve cesareti kırılır,istese o demir kapı ve bağlı olduğu o prangayı yerinden sökecek hale güce gelse bile bunun farkına varmaz varamaz..Insanlarında onlardan istedigi budur zaten..
Sözü nereye getirmek istediğim anlaşıldı umarım..
Yıllarca Yozgat cezalı diye insanları aslı olmayan bir safsataya inandıranlarda da aynı yöntem değil mi?
Gelişemeyen kendini ifade edemeyen hattâ köy şehir diye nitelendirilen şehrin vurgun yemiş sevdalılarıyız biz..
Ekmeği helâldir insanı merttir , üç kişi bir araya gelse,kişilerden ikisi ya akraba çıkar yada tanıdık..
Bir çokları coğrafi konumunu bahane etsede , işin en acı tarafı ise verilen göçün beyin göçü olmasıdır.. Okumuş insanıyla devletin beynine yerleşen Yozgat maalesef özlemlerin şehri olmaktan öteye de gidemiyor..Bayramlarda sehrin nüfusu ikiye üçe katlanıyor ama sonrası yok..
Daha bir ay evvelinde bir akşam vakti yirmi kişilik bir gezi grubuna denk geldim , dar akşam derler ya aynen o vakit..Kısa bir tanışma faslının ardından “başçavuş camiine” gitmek istediklerini söylediler, ben rehber oldum kendilerine ve kısa bir tur yaptık kendileriyle..Hayretler içinde kaldılar desem yeridir gördükleri karşısında..Çok şaşırdıklarını ifade eden cümleler havalarda uçuştu..Camileri konakları çamlığı gezdirdim onlara ..Daha önce burada babasının görevi nedeniyle kalan biri var idi aralarında kadın göz yaşlarını tutamadı , ve benim Yozgat’ın değişen yüzünü göstermeye ancak bu kadar vaktim olabildi..
Demek ki istenirse yapılıyormuş..Ceza falanda hikâye..
Bundan sonraki süreçte her kim olursa olsun bu şehrin mührünü teslim alacak olan , bilmeli ki hep ileri taşımak zorunda Yozgat’ı ..Çünki bizim insanımız her şeyin en güzeline layık..
Çünki bizim insanımızın dayanıklılık gibi bir gücü var..
Çunki bizim insanımız yapılanı ve yapanı asla unutmaz..
Kokla toprağını yolun düşerse
Çakıl taşları bile incitmez seni
Neden diye aklına sual gelirse
Taşı toprağıda başka Yozgat’ın
Yolunun üstünde gelincik açmış
Al kızıl rengini dört yana saçmış
Zannetme bülbülün neşesi kaçmış
Goncasıda gülüde başka Yozgat’ın
Çamlıkta alırsın temiz havayı
Bırakta ciğerin kapsın o payı
Sanmaki gördüm ben fırtınayı
Rüzgârı yelide başka Yozgat’ın
Sürmelimden tanırsın guzellerini
Çeken bilir surmelinin derdini
Gözlerin dolduysa tutma kendini
Yokuşları belide başka Yozgat’ın
Songül Yurdagül EFRUZE

YORUMLAR