Bekir Bey’in Cuma günkü yazısından öğrendiğim üzere sosyal medyada Yozgat’ın öncelikli sorununa dair anketler yapılıyormuş.
Bu anketlerde anket mantığı itibariyle şıklar verilerek, katılımcılardan bunlardan birini seçmesi istenmekteymiş.
Şıkları bir kez de ben yazayım: – Eğitim – Fabrika – Göç– Kentsel dönüşüm – Otopark – Sağlık – Ulaşım – Çevre Yolu – İşsizlik .
Yukarıdaki şıkların her biri tam anlamı karşılamasa da Yozgat’ın birer sorunudurlar.
Her bir sorunun çözümüne dair bu güne kadar yerel yönetimler, siyaset, bürokrasi ve STK’larca dişe dokunur çalışmalar yapılmamıştır.
Bunun iki sebebi vardır; birincisi zikrettiğim hiçbir kurum ve yöneticileri bunları birer sorun olarak görmemektedirler, ikincisi Yozgat gibi bir dertleri yoktur.
Siyaset her şeye rağmen Yozgat’tan yüzde 70’lerde oy almaya devam etmekte, bürokrasi hakim siyasi güç ve onun uzantısı grupları memnun ederek görevde kalmaya veya üst makamlara atanmaya çalışmakta, yerel yönetimler kaldırım belediyeciliğinin ötesine geçip insan odaklı bir belediyecilik anlayışına ulaşamamakta, STK’lar yöneticilerine sağladıkları prestij ile bayilik, yüksek meblağlı krediler ve kamudan iş almaları kolaylaştırmakla meşguller.
Her bir sorunu bizzat o sorunun görev tanımı içerisine giren kamu kurumları açısından ele aldığınızda da kamu kurumlarının liyakat ve nitelikli personel üzerinden tel tel döküldüğünü, hiçbir işe karışmayayım başım ağrımasın, kimse bana dokunmasın, rahatım bozulmasın anlayışının hakim olduğunu görmektesiniz. Bir de kamu kurumlarındaki cemaat, tarikat, grup ve partizan ağırlığını eklediğinizde; çalışmak, üretmek, sorun çözmek mayınlı araziye girmekle eş değer olmaktadır.
Bu kadar çok maaşına ve makamına odaklanmış, işinin gereklerini yapmayı maaşını, makamını, şöhretini, gelirini, ihalesini, kredisini kaybetmek olarak gören kadroların da bu şehrin sorunlarını çözmesi beklenemez.
Ancak yukarıda yer alan şıkların tamamı kendi başına birer sorunken asıl görmemiz gereken bu sorunları ortaya çıkaran ana sorundur.
Bunlar nasıl ortaya çıkmıştır ve neden çözülememektedir? Bu sorunun cevabını bulmak gerekmektedir. Bu cevaba ulaştığımızda Yozgat’ın asıl ve öncelikli çözülmesi lazım gelen sorununu bulur ve işe oradan başlarız. Gömleğin ilk düğmesi misali.. İlk düğmeyi doğru iliklerseniz gerisi kendiliğinden gelecektir.
Bu sorunlar Yozgat’ın siyaseti, bürokrasisi, yerel yönetimleri ve STK’ları ile iyi ve doğru yönetilemiyor olmasının bir sonucudur.
Bu kurumlar asli vazifelerini yapmaktan çok uzaktadırlar. Eskiden bir nebze de olsa işlerliği bulunan bu kurumlar 2016 sonrası girilen süreçte kimliklerini kaybetmişlerdir. Bu kimlik kaybedişle beraber ne olduğu, vazifesi ve asli sorumluluğu bilinmeyen birer yapılar haline gelmişlerdir.
Hakim siyasi güç ve uzantılarının emrinde iş görmek veya onlarla zıtlaşmamak en azından dikkati üzerine çekmemek kaygısıyla pek çok kurum ve yöneticisi siyasetin emir dairesinde iş gören birer çalışana dönüşmüşlerdir. Buna da tüm bu kurumların partileşmesi diyoruz. Partileşen bu kurumlar, partiyi memnun etmek, oradan gelen talepleri karşılamak önceliğinden çıkıp kendi sorumluluk alanına giren işleri ve bu işleri yaparken diğer kurumlarla ortak çalışmalar yapmaktan uzak durmaktadırlar. Bir de rollerin karışması var ki, o da Yozgat gibi küçük şehirler için işleri içinden çıkılmaz etmektedir. Spor vadisi, aqua park ve kız meslek lisesi yerine yapılan kültür merkezi inşaatı gibi…
Bağlayalım sevgili okuyucular.
Yozgat’ın tek sorunu vardır. Yönetilememek.
Yozgat yönetiliyormuş gibi yapılan bir şehirdir. Gerçek manada bütün kurumlarının işlerliği tam manası ile sağlanamamış, yapılan hemen her çalışmanın –mış gibi yapıldığı, gerçeğinin hiçbir zaman ortaya konmadığı sahteleri veya taklitleri ile günün kurtarılmaya çalışıldığı, kocaman bir yalana teslim olmuştur.
Ve biz bu şehirde yaşadığımız her gün, gazeteleri elimize her alışımızda “büyük bir yalanın içinde yaşatıldığımız” hissine kapılmaktayız.
Eğer siz de benim gibi bu yalanın farkında iseniz, öncelikle kurumlarınızı ve yöneticilerinizi sorgulayın. Onların işlerini nasıl yaptıklarına ve yaptıklarının sizin sorun olarak gördüklerinizin çözümüne ne kadar hizmet ettiğine bakınız.
Yöneticilerimizi ve kurumlarımızı “iş” üzerinden sorgulamayı başardığımızda çözüme yaklaşmış olacağız, aksi durumda fermuara sıkıştırmaya devam…