Her ana-baba, evladının üzerine titrer; yemez yedirir, giymez giydirir… Çocuğuna iyi bir eğitim yaptırabilmek için her fedakârlığa katlanır… Zor bir iştir, ana-baba olmak… Gençlerin de işi kolay değil!.. Tüketim toplumunun değerleri yerle bir eden girdabında kaybolmadan dik durabilmek, herkesin harcı mı?..
Bir esnaf arkadaş, bayramın hemen ardından bir iş vesilesi ile bankalar caddesindeki matbaamıza ziyarete geldi…
Uzun boylu çok sohbetimiz olmadı ama söylediği önemli bir söz hafızamda kaldı! “Abi devlet bize ödül vermesi gerekiyor… Çünkü biz Yozgat gibi her şeyin zor olduğu bir şehirde yaşam mücadelsi veriyoruz, iş yapmaya çalışıyoruz, zor imkanlarımız karşısında devlete vergi ödüyoruz” dedi.
* * * *
Velhasılıkelam, yaşamak zor zanaat!.. Yazarı bilinmeyen bugünkü öyküyle sizleri baş başa bırakıyor; “Allah, herkesin yardımcısı olsun” diyorum…
Zengin bir ailenin fakir bir komşusu vardı. Evlerindeki saadetin dalgalanmaları, zengin ailenin duvarlarını aşarak kulaklarına kadar ulaşırdı. Akşam olunca, fakir ailenin evindeki mutluluğa zengin komşu, gıpta ederdi. Bir gün karısına der ki, “Biz bu kadar zengin olduğumuz halde neden neşemiz yok? Sen yarın şu komşunun hanımına sor bakalım, saadetlerinin sebebi ne ise biz de onlar gibi olmaya çalışalım.”
Kadın, sabah olunca fakir komşusunu ziyarete gitti. Konuşma sırasında evlerindeki mutluluktan sohbet açıldı. Fakir komşunun hanımı dedi ki; “Bizim küçük bir altıntopumuz var. Akşam olunca ben beyime, o da bana altın topu atarak oynar, eğleniriz.”
* * * *
Akşam olunca zengin kadın kocasına meseleyi aktardı. Adam ertesi gün bir kuyumcuya giderek altın bir top sipariş etti. Topu aldığı günün akşamı karısı ile karşı karşıya oturup, altıntopu birbirlerine atmaya başladılar ama hayal ettikleri neşe, bir türlü doğmamıştı. Hatta topun ağırlığı yüzünden canları bile yandı. Sert atışlar yüzünden topun isabet ettiği vücutları, yer yer morardı.
Sabah olunca zengin kadın koşarak komşusuna gitti. “Biz senin dediğin gibi bir altın top yaptırdık, fakat neşelenemedik” dedi. Komşusu gülümseyerek şöyle dedi: “Aaa komşum, o bildiğin gibi top değil. Sarı saçlı, masum bakışlı bir yavrumuz var. Biz ona ‘altın top’ diyoruz. Akşam olunca kâh benim kucağıma kâh babasının kucağına koşarak bizi eğlendirir. Onunla meşgul olurken, yorgunluğumuzu, derdimizi, kederimizi unutur, neşeleniriz.”
Özetle Yozgat’ta yaşamanın ve aynı zamanda iş yapmanın kolay bir şey olmadığına dikkat çekmeye çalıştım. Fakat bu sorun kimi zaman kişinin kendinden kaynaklı olduğunu da unutmamak lazım. Çünkü Yozgat’ta bazı olumsuzlukları da kendi kendimize çoğaltıyoruz…
Sohbetimizi bir örnekle sonlandıralım… Dün Muhasebeci bir arkadaşımız ile sohbet ederken, konu ortaklık kültürüne geldi. Yozgat’ta üç kişi bir araya gelse, devlet destek veriyor, hibe krediler var dedi. Fakat Yozgat’ta yaşamak ne kadar zor ise, ortaklık yapmak da aynı durumda.
- Özelleştirme sistemiyle daha da güçlendiği gibi üyelerine daha fazla sahip çıkarken, destek olmayı ihmal etmeyen Şirket!
- Araç sürücülerini daha dikkatli olmaya davet eden aynı zaman da araçlarının bakımlarını yapmayı hatırlatan Başkan!
- İlçede çeşitli etkinlikler düzenleyerek, sosyal ve kültürel faaliyetlere hızlı başlayan Belediye Başkanı!