Ülkemizde ekonomik kriz derinleşerek, devam ederken, işçiye, memura ve emekliye yapılacak yüzde 9.8 zamma karşın; vergi, harç ve değerli evraklara yüzde 36.20 oranında artış uygulanacak olması ne anlama geliyor?..
Hal böyle olunca; işçi, memur ve emekliye yüzde 9.8 artış öngörülmesi adil olur mu?..
Geçenlerde AK Parti Genel Başkanvekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, “Alım gücünü ileri ve yukarı çıkarmak için düzenlemeler yapmakla yükümlüyüz” demişti…
İğneden ipliğe her şeye zam gelmişken; enflasyonun çok altındaki bir iyileştirme, nasıl “iyileştirme” olacaktır?..
Her yerde olduğu gibi Yozgat’ta da vatandaş, gerçek enflasyonu çarşıda pazarda hissederken, dünyada olup bitenin de farkında zaten!..
Yani, neye ya da nereye bakarsanız bakın artık gizlenecek bir durum yok!..
Kasım ayı enflasyon oranı, Aralık ayının başında, TÜİK tarafından belirtilen tarihte açıklanacak…
Bilindiği gibi, enflasyon Ekim ayında yüzde 2,39 artarken, yıllık bazda da yüzde 19,89 olmuştu…
Yurt içi üretici fiyatlarında da enflasyon oranı yüzde 46,31 olarak gerçekleşmişti…
Kasım ayı enflasyon oranında büyük artış olacağı şimdiden görünüyor zaten!..
İşçi ücretleri ile memur ve emekli maaşlarındaki artış, söz konusu değerler üzerinden hesaplansa bile öngörülen yüzde 9.8 zam oranı, az kalmayacak mı?..
En düşük işçi, emekli maaşları da ortada…
2001 yılı öncesi emekli olan işçiye 2 bin 233 lira, 2001 sonrası emekliye de bin 500 lira maaş verilmesi de başlı başına bir haksızlıktır!..
Dolayısı ile 2001 yılı sonrası için bir intibak uygulanmadığı takdirde, aynı işi yapıp, aynı prim ödeme gününe sahip olanlar arasındaki fark, en düşük ücrette neredeyse yüzde 50’ye ulaşmaktadır…
Hükümet, işçi, memur ve emekli maaşlarını iyileştirirse hem bu adaletsizlik ortadan kalkar
hem de geçim sıkıntısı içindeki insanlar bir nebze rahatlar!..

Fakat sorun bitmiyor ki, pandemi nedeniyle 2 yıla yakın zamandır işleri kötüye giden esnaf, ödeyemediği borçlarını yapılandırma hakkını kullanarak, bir süre önce öteleme yolunu tercih etmişti. Bu süre dün sona erdi.

Yozgat’ta konuşup görüştüğümüz bir kısım esnaf, yeni borçlanmalar yaparak ilk taksitlerini ödemişler. Parası olmayan ve borç bulamayanlar ise, hakkını kaybederken, asıl borcu nasıl ödeyeceklerini kara kara düşünmeye devam ediyor.

Demem o ki, bir yandan yeni varyantlarla devam eden salgın hastalık diğer taraftan işsizlik sebebiyle geçim derdi. Millet gerçekten de bezdi.