""

ÇOBAN.. « Yeniufuk Gazetesi

24 Kasım 2024 - 18:05

ÇOBAN..

ÇOBAN..
Son Güncelleme :

13 Eylül 2023 - 11:56

Gecenin sessizliğini koyunların getirdiği geviş bozuyordu. Sürü, bütün gün otlamış,  karınlarını yeşil lezzetli otlar ile doldurmuşlardı. Yamacına  yattıkları dağın eteğinde,  gece boyunca,  karınlarına doldurdukları yeşil  otları tekrar geri çağıracaklar, sonra  çiğneyip yutacaklar,böylece bu lezzetli otlar biz insanlar için  mis gibi et ve süte dönüşecek idi. Koyunlar sakin sakin Yaradan’ın kendilerine ilham ettiği işi  yapıyor, sürünün muhafızı olan bir çift Kangal da   stratejik   mevzilere konumlanmış güvenliği sağlıyorlardı.

Çoban işini iyi bilen biri idi. Sürüsünü gecelemek için seçtiği konum da her  zaman güvenliği dikkate alırdı. Koyunlar emanet idi. Öncelikle  emanete sahip çıkmak  O nun için her şeyden önemli idi.

Çoban  Ferhat’ı Rahmetli babaannesi  büyütmüştü.Annesi,Ferhat  henüz yürümeye  yeni başlamışken yakalandığı bir hastalık sonucu vefat etmiş, babası da başka bir kadınla evlenip onlardan ayrılmıştı. Rahmetli dedesi ben torunumu üvey anne eline bırakmam deyip vermemişti. Dedesinin bu kararı  hem babası, hemde üvey annesi tarafından ayakta alkışlanmıştı. Ferhat,

dokuz on yaşlarında var yada yok idi. Dedesi  komşu köye çobanlık etmeye gidecek idi. Ferhat, illa ben de geleyim  diye günler evvelinden ısrara başlamış dedesi  “Oğlum sen daha küçüksün  dayanamazsın “dedi ise kim dinler. “Geleceğim de geleceğim.”

Dedesi, Ferhat’ı hem torunu, hemde öksüz olduğu için çok severdi.

“Tamam hazırlan yarın sabah erkenden yola  çıkacağız kerata ” dedi. Dedesinin bu kararında babaannesinin payı da  vardı. Konuşurlarken duymuştu.

“Bey, götür. Çocuk çok  hevesli. Kalbi kırılmasın. Zaten yakın köye gidiyorsunuz. Bir kaç gün sonra biri ile  geri gönderirsin”

Akşam babaannesi,  Ferhat’ı, yolculuğa hazırlamak için  bir teşt’in içinde  güzelce  yıkadı. Bir taraftan yıkıyor diğer taraftan  kulağına şunları söylüyordu.

“Ferhat’ım şu dediklerimi iyi belle. Kulağına küpe yap.

Koyunlar size emanettir. Onlara gözün gibi sahip  çık.

Her ne olursa olsun yalan konuşma.Yapamayacağın işe  söz verme. Bir kere söz verdin mi O sözü muhakkak yerine getir.”

Babaannesinin bu sözleri Ferhat’ın ruhuna sinmişti.

Ferhat etrafı kolaçan etti. Görünür de sıkıntı olacak bir şey yoktu. Eşeğin taşıdığı malzemeleri hayvanın sırtından indirdi. Kilimi yere serip  sırt üstü uzandı. Açık bir yaz gecesi idi. Gökyüzü  bütün güzelliği  ile kendisine bakıyor, yıldızlar sanki  bir ahenk içerisinde hu hu diyorlardı. Ferhat bir müddet yıldızları seyir eyledi. Bu sıra aklına köydeki evinin kapısı  önünde duran traktör  geldi. Canı sıkıldı. Yan döndü  uyumak istedi.

Osman Ağanın “Evlat herkes bildiği işi  yapmalı”nasihatı kulaklarında çınladı. Bu sözü hatırlamak iyice canını  sıktı. Yatamadı kalktı sürünün etrafında gezinme başladı.

Ferhat yenice evlenmiş eşi ile birlikte  Osman Ağanın  köyüne gidip  onların koyunlarına çoban olarak durmuştu. Osman Ağa, hakkaniyetli  bir adamdı. Onlara küçük bir  ev tahsis etmişti. Emeğinin karşılığını tam olarak vermişti. Ferhat, Osman ağanın koyunlarını  yıllarca gütmüş idi. Bu geçen yıllarda Ferhat’ın iki çocuğu ve  hatırı sayılır derecede de koyunu olmuştu. Bir gün Ferhat,  Osman Ağa  ya

“Ağam müsaade edersen  ben artık kendi köyüme dönmek istiyorum ”

Osman ağa, Ferhat’ı işini iyi yapması  sözüne sadık olması asla yalan söylememesi gibi huylarından dolayı severdi. Onun gibi  çoban, zor ele geçerdi. Bu yüzden  gitmemesi için ne kadar ısrar etti ise  Ferhat  kararından vaz geçmedi.

Osman  Ağa “Peki evlat tamam gidebilirsin.” dedi

“Yalnız  şu nasihatlarımı  unutma. İnsanın en kolay yaptığı ve en çok kazandığı işi bildiği işidir. Bilmediğin işe girişme. Çıraklığını yapmadığın işin ustalığına kalkışma ”

Ferhat, Osman Ağa  ile helalleşti. Kendi köyünün yoluna düştü. Köyde, atasından kalma bir ev ve bir kaç parça tarlası vardı.

Ferhat kendi köyüne biraz da zengince dönmüştü. Bu zengin olma durumu  ve etrafından gelen telkinler ile fikrini değiştirmiş  bundan sonra çobanlık değil çiftçilik yapacak idi.

Artık çoban Ferhat  olarak anılmak da  istemiyordu. Karısı  etme gitme dedi isede onu dinlemedi.

Elindeki  koyunları pazarda  satıp eski model bir traktör aldı. İş sadece traktörle  bitmiyordu. Gerekli ekipmanları da aldı. Böylece on yıllık emeğini bunlara yatırdı.Ferhat,kendi tarlasının yanı sıra komşularının tarlalarını da ortağına işleyecek, yeni tarlalar alacak Ferhat ağa olacaktı.Hayali bile böyle güzelse gerçeği nasıldır kim bilir diye içinden

geçtikçe, daha fazla hevesleniyordu.

Hevesle işe başladı. Sabah  erkenden kalkıyor tarlaya gidiyor akşam yorgun olarak eve dönüyordu. Günler böyle geçerken tarladan geldiği bir gün, traktör  birdenbire  stop etti. Ferhat, ne kadar uğraştı işe traktör çalışmadı. Çaresiz yaya olarak köye geldi. Komşularına durumu anlattı. Kimisi mazot bitmiştir, kimi suyu bitmiş hararet yapmıştır. Diye yorumda bulundular. İşten anlayan komsu Ferit ile traktörün yanına geldiler. Ferit direksiyona geçti  konağı açtı  yağ lambasının yandığını gördü

“Ferhat bu yağ lambası  ne zamandır yanıyor “dedi

Ferhat yağ lambasının hangisi olduğunu dahi bilmiyordu.

“Hangisi” dedi

Ferit “işte bu komşum. Sen  bu lambanın ne işe yaradığını da bilmiyorsun o vakit”

Ferhat ses çıkarmadı.

Sadece “bu sabahtan beri yanıyor “dedi. Ferit

“tarlada bir kez istop etti mi?

“Evet”

Geçmiş olsun komşum,seninki yatak sarmış.

Ferhat şaşkınlıkla “O ne demek” dedi. Ferit

“Senin anlayacağın motorun yağı bitmiş. Yağsız çalıştırmışsın bir müddet sonra durmuş. Senin motor ilçeye gidecek yeniden rektefe yapılacak.

“Yani “ dedi Ferhat

“Yanisi epey bir masrafı var”

Ferhat’ın başından sanki kaynar sular döküldü. Bütün hayalleri gözünün önünde uçmaya başladı.

Ne kadar masraf diyebildi.

Ferit “Onu usta bilir .

Ferit in traktörü ile çekip, kapının önüne  bıraktılar.

Ertesi günü  Ferhat  ilçeye gitti Sanayideki ustaya durumu anlattı. Ustanın tamir için söylediği rakam traktörü aldığı paranın yarısına yakındı.

Ferhat’ın  bu masrafı karşılayacak parası kalmamıştı.

Çaresiz eve geldi.

Ne yapacağını kara kara düşünürken bir gün karısı

“Kalk bey bu böyle kara kara düşünmek  ile olmaz. Geçenlerde komşu köye çoban arıyorlardı. Sen git bildiğin iş yap” dedi.

Ferhat çaresiz bildiği işi yapmaya karar verdi

“Kendi düşen ağlamaz. Büyük sözü dinlemeyen büyüyemezmiş “diyerek komşu köyün yolunu tuttu.

ALİ RÜZGAR

 

 

 

 

 

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.