Kürtler atadan beri hayvancılıkla uğraşmaları yaban hayatta yaşamaları aşiretler arası husumetler sonucu Kürt insanı silaha her zaman ihtiyaç duymuştur ve silahı hep sevmiştir. Başka milletlere göre silaha karşı daha çok bir sevgi vardı. “Ekmeğim olmasın silahım olsun”düşüncesi genel bir kabul görmüştür. Ve bu toplumda kaba kuvvet kullanmak silahla zorbalık yapmak toplumun tüm genlerine işlemiştir. Kalıtsal bir miras gibidir. Güçlü olana biat etmek Kürt insanının doğasında vardır. Zor doğunun anayasasıdır ve bu zoru en çok ve acımasız kullanan bu coğrafyada iktidar olduğunu bilir.
PKK 1978’de kurulduğunda bu bölgenin en küçük siyasi grubu idi. Çok daha güçlü kitle desteği olan siyasetler vardı ama PKK zoru, silahı kullanarak 1980 öncesi tüm siyasi harekeden bitirdi. 1980’den 1984’e kadar kırsalda taban çalışması yapan kadrolara 1984 Şemdinli ve Eruh baskınları ile PKK militanlarına;“Kürdistan’da sindirme faaliyetine geç, halkı ikna ile yada zor la sustur – biat ettir” görevini verdi. Bunu 1984-1993 arasında yaptılar. Biat etmeyenleri katlettiler. Zor PKK’yı bölgede iktidar kıldı.
PKK’nın oluşumunda güvenlik birimlerine sızmış ABD elemanları çok etkili olmuştur. Bölgeden aldığı destekle on binleri geçen militanlarla 1993 yılında PKK’dan kurtarılmış bölge ilanına yöneldi. İktidarda olan ANAP Turgut Özal, bu işi küçümseyerek olayla yeterince ilgilenmedi. Olayın 3-5 çapulcu olmadığını sonradan anladılar. Ulusal bir başkaldırı ile karşı karşıya olduklarını anladılar. Elbette devletin terör uygulaması beklenemezdi. Bu işi yapacak adamlar bulundu. Haksız hukuksuz sorgusuz sualsiz eylemlerle yargısız insaflar uygulandı. Bokyedirmeler,köy kaldırmalar,adam öldürmelerve en nihayetinde kırsalda PKK’ya karşı şiddet uygulandı. Devlet 1993-1999’a kadar olan süreçte çok militan öldürdü. Anadolu Ajansı’nın günlükleri kontrol edildiğinde gün gün bu sayılar görülebilir. Abdullah Öcalan’ınABD tarafından Türkiye’ye verilmesi bir tuzaktı. Ecevit başbakan olacağım diye bu tuzağı yedi ve Ecevit “APO’yu niye veriyorlar ben de anlamadım”derken olayı ABD Türkiye’nin günlük hayatına soktuğu gibi Apo’yuda ilahlaştırıp kitlelere kabul ettirdi. Ortadoğu’nun en eski kadim halkından olan Araplar bu coğrafyanın en eski halkıdır. Bu coğrafya da Yahudilik çıkmış tüm dünyaya dağılmıştır. Hristiyanlık da bu coğrafyadan çıkmıştır. En son Müslümanlık da bu coğrafyadan çıkmıştır. Hz. İbrahim’denbuyana tek tanrıya inanış bu coğrafyanın geleneği oldu.
Araplar bu coğrafyada geniş kültürleri ile kendi alfabeleri geliştirdiler. Şehirleştiler önce Yahudi- Hıristiyan sonra Müslüman oldular. En son hakdin Müslümanlığı kabul ettiler ve bu uğurda cihada başladıklarında Diyarbakır’ı da zapt ettiklerinde (639) şehir merkezinde Hristiyan Ermeniler yaşıyordu. Bunlar cizye vermeye razı olup şehri teslim ederek hayatlarına devam ettiler. Arap savaşçılar Zerdüşt olan Kürtleri kılıç zoruyla Müslüman yaptılar.
“Kır” kelimesi Arapça kökenli olup ‘eşek’ demektir. “Kıro”ise eşeğin yavrusuna verilen Arapça bir isimdir. Kürtlerin göçebe olması yerleşik düzenden uzak dağlı olmalarına verdikleri bir tanım olarak bu kelime Araplarca kullanıldı ve Anadolu’da tüm halklarca da kabul gördü. ‘Kıro’kelimesi Anadolu’da kaide ve kurallara uymayan aykırı yabani insana verilen bir kelime olarak yerleşti. Ve bu kelime Kürtler de çok büyük bir ezikliğe gönül kırgınlığına sebep olmuştur. Bu kelimeyi aklı başında hiç bir insanın kullanmaması gerekir. Bölücü bir ifadedir. Orijinide Araplardır, Arapçadır. 1000 yıllardan itibaren Anadolu’ya gelen Türk göçmenler bu kelimeyi maalesef kucaklarında buldular. Ve yüzyıllardır bu kelimeyi çok kötü kullandılar. Bu kelime Kürt halkında aşağılanma belirtisi olarak varlığını hissettirmektedir.
Osmanlı birinci paylaşım savaşı sonucunda güney sınırını İngilizler ve Fransızlar müştereken çizdiler. Hele 1922-23’lerdeİngilizlere hayır demek imkânsızdı. Ve İngilizler 1850’lerden itibaren önce Kuveyt’te sonra tüm Arap yarımadasında petrolü keşfettiler.Ve Irak’a sahip çıktılar. MisakıMilli sınırlan içerisinde olmasına rağmen Musul’u Kerkük’ü almaya Türkiye Cumhuriyeti’nin gücü yetmedi. İngiliz emperyalizmi bölgeye petrol için el koydu. Osmanlı’nın Kürt tebaası Irak’ın vatandaşı oldu. Ve 15 Ekim 1927 de Baba Gurgur bölgesinde İngilizler petrolü çıkartıp işletmeye başladılar. Ve bugün Türkiye Cumhuriyetivatandaşı her Kürt’ün şunu kendine sorması lazım 1925 Şeyh Said isyanı olmasa idi Musul Kerkük Türkiye Cumhuriyeti’nde kalmış olsa idi Türkiye bugün dünyanın ilk 5 ülkesinden biri olurdu. Kim suçluyu bulmak her aklı başındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının görevidir.
(Hasan Aslan Nurdoğdu – Makalelerle Yozgat kitabından)Sürecek.