Buraya kadar yazılanlardan sonra, bu noktadan sonra ‘Kürt’ tarifi, PKK ile yeniden değerlendirmeye muhtaç hale gelmiştir.
Coğrafi tarihi bağlarla kardeşim deyip, birlikte bir milletin parçası olduğumuzu, tek vatan tek bayrak tek millet deyip, her türlü kimlik ve kültür haklarını tanıyacağımız Kürt kardeşlerimiz canlanmaz.
Bunlar; tarihi coğrafyayı yok sayıp, bir arada yaşamayı bozup, kendince macera arayıp, ırkçılığın derin sularında boğulmayı, devlet kurma rüyasıyla ABD hamiliğinde her şeyi yapabileceklerini zanneden, eğitimsiz Kürt halkının başını belaya sokma uğruna Doğu ve Güneydoğuda kan döken coğrafyada otorite ve statü isteyenlerdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde, Türklerle beraber yaşamayı reddeden destursuzlardır.
Yayınlanmış kamuoyu raporları, birlikte yaşamama arzusu Türklerde daha hızlı gelişmektedir. Bu gelişmenin sebebine baktığımızda, milletleşmiş, uluslaşmış Türk, Türkiye Cumhuriyeti’ne saygılı, biat ediyor. Askere gidiyor, suyunu elektriğini ödüyor, her türlü anti demokratik uygulamaya rağmen devlet güçlerine silah çekip öldürmüyor. Bu işin siyaseten parlamentoda düzeleceğine inanıyor.
Kürtlerin büyük bir bölümü de Türklerle aynı hassasiyeti paylaşıyor. Ama destursuz Kürtler ayrı bir yaşamı ayrı bir devleti teşvik ediyorlar. Vuruyor, kırıyor, devlet de bu destursuzlarla uğraşıyor. Ama 14 milyon Kürdün yaşadığı Türkiye’de 3 milyona yakın bir kitle PKK yanlısı. Avrupa’da bir milyona yakın böyle bir kitle var. Bu organize suç şebekesi ulusal bir dürtü ile iflah olmaz yolda.
Devlet bir gün “Bu destursuzları ben zaptedemiyorum” derse, “Fırat’ın doğusunda Murat’ın güneyinde bunlar devletlerini kursun” der ise ve o coğrafyada bir Kürt oluşumu hayata geçerse, o bölgenin dışında kalan ve çoğunluğun içinde azınlık halinde kalacak Kürtlerin can güvenliğini kim sağlayacak? Tarihimiz çoğunluk içerisinde yaşayan azınlık anarşisinin, hep trajedi ile sonlandığı örneklerle doludur. Tarih de ders almak için vardır. Bu konuyu düşünmek ayrı bir devlet oluşumunda olan destursuz Kürtlerin tarihi bir görevdir.
Ya tam kardeşlik, ya birlikte kölelik kitabının 556. sayfasında sözde yazar “Karşılıklı değiştirme göç ettirme gibi örnekleri Türkler ve Kürtler hiç akıllarından geçirmemektedir” demektedir. Ama Altan Tan doğru düşünmüyor. Bir sürü Türk ah doğuda bir Kürt devleti kurulsa da buradaki Kürtleri göndersek diye yüksek sesle konuşuyorlar. Her türlü hakları verilmesine rağmen bu işler bitmez ise, devlet son tahlilde Kürtleri Fırat’ın doğusunda Murat’ın Güneyinde yaşamaya mecbur bırakır.
Birlikte yaşamak isteyen Kürt kardeşlerimin can ve mal güvenliği çıkar. Irkçılık Kürde olduğu kadar Türk’te de var. Ve bu son ayrışmada güvenlik güçleri de Türk Kürt ayrışması halinde Türk halkı ile birlikte olur. Ve tüm Kürtlere “Devletin kuruldu hadi git” der.
Bu güne kadar birlikte yaşam arzusu olan Kürtlerin de örgütsüzlüğü PKK teröründen korkusundan dolayı PKK terörünü telin edecek hiçbir eylemde bulunmamaları en büyük handikaplarıdır.
Hem nalına hem nıhına vurarak her şeyi devletten bekleyerek bu iş çözülmez. Birlikte yaşam için PKK terörüne karşı Kürtlerin de destek vermesi şarttır.
Kürt hareketin ideologlarından Mehmet Ali Aslan’ın çok önemli bir tespiti vardır. “1960 öncesi gibi Kürtler sadece doğu ve güneydoğu bölgesinde yaşıyor olsa idi federasyon en doğru sistem olurdu. Fakat bugün Kürtlerin büyük çoğunluğu batıdadır. O nedenle doğuda güneydoğuda etnik bir temele dayalı bir devlet yapılanması Kürtlere çok büyük zarar verir” demekle tarihi bir tespit yapmıştır.
(Hasan Aslan Nurdoğdu – Makalelerle Yozgat kitabından) Sürecek.