""

MÜHENDİS BEY.. « Yeniufuk Gazetesi

24 Kasım 2024 - 15:09

MÜHENDİS BEY..

MÜHENDİS BEY..
Son Güncelleme :

14 Aralık 2023 - 17:55

Murat, orta halli bir ailenin zeki çocuğudur. İlk, orta ve lise de sınıflarını takdirle geçip inşaat mühendisliğine gitmiş orayı da bitirip mühendis olmuştu. Eski adı YSE olan sonraları Köy Hizmetleri, şimdilerde ise Özel İdare olan kurumda işe başlamıştı.Bahse konu olan zaman dilimi bin dokuz yüz yetmişli yıllar. O vakitlerde bırakın Fakülte mezununu lise mezunları bile parmakla gösterilmekte idi. Bu yüzden Mühendis olmak son derece itibarlı idi. Bu sebepten ötürü Mühendis Muratın Caddede bir yürüyüşü vardı ki, koltuk altlarını iki karpuz koysanız boşluk kalırdı. Mühendis Bey, aşağıya Mühendis Bey yukarıya. Mühendis Beyin havaları binbeşyüz.
Mühendis Bey’in ailesi ise, oğlan okumuş işe başlamış şimdi sıra evlenmede diye düşünüyorlardı. Lakin Mühendis Bey, ailesi ile aynı fikirde olmayıp, evlenmeyi geciktirip, kendince bekarlık sultanlık deyip, sultanlığın tadını çıkarmak derdinde idi. Aile içinde bu çekişme sürüp gidiyor, günlerde bir bir geçiyordu.
Bir gün Murat, eve geldiğinde babasını ağlarken buldu. Babasına “Hayır olsun babam, ne oldu?Seni ağlatan nedir?” diye korku ve endişe ile sordu.Kötü bir şey olmasından korkuyordu. Babası “Oğlum beni ağlatan sensin. Senin durumuna ağlıyorum. O kadar ısrar etmemize rağmen evlenmek istemiyorsun. Bizim bilmediğimiz bir kusurun mu var, yoksa başka şeyler mi var diye endişe ediyorum. Bunlar aklıma gelince dayanamıyorum ağlıyorum. Murat evladım, sen benim tek oğlumsun. Sen evlenmezsen soyumuz biter” dedi gözyaşlarını silerek. Babasının bu hali Murat’a çok dokunmuştu.Babasını rahatlatmak için “Babacığım sen üzülme canını sıkma, hiçbir olumsuz durumum yok. Ben biraz geç evleneyim diyordum. Maden benim evlenmemi bu kadar çok istiyorsunuz o zaman tamam evleneceğim. Anneme söyle kız bakmaya başlasın”dedi.
Murat’ın bu sözleri babasına yetmişti. Tekrar eski hali, eski neşesi geri geldi.Neşe ve keyifle “Hatun, Hatun bak hele bize” dedi.
Muratın annesi mutfaktan elleri bulaşık deterjanı köpükleri içinde seslendi.
“Buyur bey”
“Hele Hatun buraya gel. Bak ne diyeceğim” dedi.
Lütfiye hanım çaresiz odaya geldi. Bakışları bana neden işimi bıraktırıyorsun,ne diyeceksen oradan söyle der gibi gözlerini devirerek baktı.
Murat’ın babası karısının bu bakışlarını görmedi bile. Keyifle “Bize birer kahve yap da içelim. Şöyle Mühendis Beyle karşılıklı” dedi.
Lütfiye hanım,ne kahvesi bu işin arasında diye tam bayramlık ağzını açacaktı ki. Şakir Efendi “Müjdemi de isterim Hatun” diyerek bayramlık ağzı açılmadan kapattı.
Lütfiye Hatun “Ne müjdesi bey” dedi merakla
“Kahvelerimizi yap söyleyeceğim”.
Lütfiye Hanım kararlı bir şekilde,
“Söylemezsem kahve mahve yapmam bilesin bey” dedi.
Şakir efendi işi uzatmadan, “Hatun, Mühendis bey evlenecek kız bakmaya başla” dedi.Lütfiye hanım inanmaz gözlerle Murata baktı. Murat babasın sözlerinin doğruluğunu başını sallayarak tasdikledi. Lütfiye Hanım koşarak gelip sevinçle Muratı kucaklayıp şapur şupur öptü.
Sonra yine koşar adım mutfak’a yöneldi. “Şimdi yaparım kahveleri hemde en köpüklüsünden” dedi.
Etrafa haberler salındı. Konu komşu Mühendis Beye kız bakmaya başladı.
Bir gün ahbaplarından birisi bir adres verdi. Aile iyi, kız güzel diye referans oldu. Kız evine haber salındı, şu gün gelinilecek diye. Kız evi, mühendis bir damadımız olacak diye heyecanlandılar. Evde hazırlık başladı. Büyük gün için, başta temizlik olmak üzere, eksik bir şey kalmadan her şey halledildi.
Büyük gün geldi. Erkek tarafı kız istemek için kolonyasını, şekerini alıp evin salonundaki yerine kuruldu. Tanışma faslı sohbeti, devam ederken, salonda bulunan siyah beyaz TV de bir karalama bir hışırtı duyuldu.
Kızın babası “Bu bizim tv de bir sıkıntı var. Durup durup arıza veriyor. Hazır buradayken Mühendis Bey oğlumuz bir bakıverse” deyiverdi.
O zamanlar mühendis demek her işten anlayan demekti. Muratın babası da, kız babasını tasdikleyerek bakmasını istedi. İçinden oğlum tv’yi halletsin biraz daha prestij kazanalım geçiyordu. Murat ne diyeceğini bilemedi. Evdeki havaya karşı, ben anlamam diyemedi. Çaresiz “Bir tornavida verin bakayım” demek durumunda kaldı. Hemen bir tornavida geldi. Murat tv nin arkasına geçti. Kapaktaki dört vidayı sökerek arka kapağı açtı. Çarşıda gezerken tv tamircilerinin aynanın karşısında tv leri tamir ettiğini görürdü. Bunun için bir ayna istedi. Kız evi de, aynayı Kızın eline tutuşturup, Kızı Murat’ın karşısına geçirdiler. Bu vesile ile oğlanla kız birbirlerini daha yakından görsünler istediler. Muratın tv tamiri hakkında bildiği dört vidayı söküp ayna istemek idi. Bundan sonrası ya tutarsa idi. Bunun için elindeki tornavida ile sağa sola dokunuyordu. Belki bir temassızlık varsa hallolsun diye. Böyle rastgele sağa sola dokunurken, bir ara gözleri kızın gözlerine takıldı. Kız cilveli cilveli bakıyordu. Murat bu bakışların tesiri ile ne yaptığını o an unuttu. Elindeki tornavida, tv içinde kısa devre yaptırdı. Tv nin içindeki tüp patladı. Ortalık toz duman oldu. Murat, daha fazla rezil olmamak için evden telaşla fırlayarak çıktı. Çıkarken ayağının birine kendi ayakkabısını, diğerine kızın babasının ayakkabısını giymişti. Murat bu telaşı sırasında kız babasının “Mühendis bey oğlum, önemi yok cana gelmesin mala gelsin” dediğini duydu ama duymamak işine geldi. Muratın bu çıkışı ile kız isteme işi başlamadan bitti.
Bir kaç gün sonra kız babası Muratların kapısını çaldı. Kapıyı Murat açtı. Kızın babası “Mühendis bey oğlum hayır işin yokuşu çok olur. Gelin başlanmış işi bitirelim” dedi. Murat zaten gönülsüz olarak evlenecekti. Bu olanları fırsat bilerek kesin bir dille bu işin olmayacağını söyledi. Muratın kararlılığını gören kız babası elinde tuttuğu Muratın ayakkabısının tekini göstererek “Mühendis Bey oğlum o zaman şu ayakkabının tekini alda benimkini ver” dedi.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.