Mevlidi Şerif..
Çalışma odasının içerisindeki sessizlik, cep telefonun çalmaya başlaması ile bozuldu. Telefonun sesi, alçaktan yükseğe doğru tırmanıyordu. O esnada telefonun sahibi ise bilgisayarında çizim yapmakla meşgul idi. Yaptığı işe, o kadar yoğunlaşmış idiki, telefonun sesini ancak en son demde, en yüksek seviye de duyabildi.Telefona uzandı. Eline aldı. Ekrana baktı. Dergiden aranıyordu. Arayan genel yayın yönetmeni idi.Telefonu açtı. Karşıdan.
“Selamünaleyküm ”
“ve aleykümselam hocam”
“Nasılsın, İbrahim bey kardeşim”
“Hamd olsun hocam, çalışıyoruz.”
“Allah kolaylık versin”
“Amin. Siz nasılsınız hocam”
“Hamd olsun” Dedi ve devam etti
“İbrahim bey kardeşim. Biliyorsun önümüzde Mevlid kandili var” .
“Evet hocam”
“Bu ay Mevlid kandili özel sayısı çıkarmayı planlıyoruz.Bu sayı için senden de Mevlidi Şerif ile alakalı bir yazı bekliyoruz” .
“İnşallah hocam.Elimden geleni yaparım.”
“Allah kolaylık versin*
” Amin hocam.”
” Selamünaleyküm”
“Ve aleykümselam hocam” .
İbrahim telefonu kapattı. Koltuğunda geriye doğru yaslandı. Az önce yapmış olduğu telefon konuşmasını aklında şöyle bir evirdi çevirdi.Sonra gözlerini açtı. Yerinden kalktı. Duvardaki takvime baktı.Kandil gününü hesapladı.”Daha zaman var” dedi.Çizdiği çizgi romana geri döndü.
İbrahim, yazar ve çizer idi.Karikatür, çocuk kitapları, kitap kapakları vb. şeyler çizerdi. Bu çizimlerin yanı sıra dergiye tarihi hikayelerde yazıyordu. Yazdığı hikayelerde, tarihin atmosferini günümüz gerçekliği ile buluşturan bir üslubu vardı. Onun için hikayelerini yazmadan önce ciddi bir okuma ve araştırma yapıyordu.
Mevlidi Şerif özel sayısı için nasıl bir yazı yazması gerektiğini düşündü. Ve Mevlidi Şerif yazarı Süleyman Çelebi’nin Mevlidi Şerif’i nasıl ve neden yazdığını hikaye etmeye karar verdi.Bursaya bir kaç kez gitmişti. Ulu Camiyi, Süleyman Çelebinin kabrini, Emir Sultanı ziyaret etmiş tarihi Bursa da güzel hatıralar biriktirmiş idi.Bu yazıyı yazmanın çok zor olmayacağını düşündü.Mevlidi Şerifin yazıldığı yıllarla ilgili okumalar yapmaya başladı. Mevlidi şerifi de bilgisayarına indirmiş bir kaç kez okumuş, nerede ise ezber edecek duruma gelmişti.Yazı ile alakalı okumalarını araştırmalarını tamamlamış kendini yazmaya hazır hissettiği bir gün bilgisayarın karşısına geçmişti. Yazıya başlamadan son bir kez daha Mevlidi şerifi okumak hissi gönlüne düştü.Sayfayı açtı okumaya başladı.
“Allah adın zikredelim evvela,
Vacib oldu cümle işte her kula.
Kim ki, Allah adını önce ana,
Her işi kolay eder Allah ona.
Allah adı olsa her işin önü,
Asla ebter olmaz o işin sonu” .
Son mısrayı okudu. Durdu. Etrafı dinledi.O anda vücudunda ki bütün tüyler ayağa kalktı. Tepeden tırnağa tüm bedeninde bir hararet yükselmesi oldu.Okumayı bıraktı. Dinlemeye geçti.Bilgisayarından okuduğu Mevlidi Şerif odanın içinde okunuyordu.”Allah Allah” dedi. Bu nasıl olurdu. Odada kendisinden başka kimsede yok idi .Mevlidi Şerif okunmaya devam ediyordu. İbrahim dinliyordu.
“Bir kez Allah dese aşkla lisanın,
Kalmayıp dökülür bütün günahın.
Zikri tekrar eyle mütemadiyen!
Her murada erişir Allah diyen.
Haramı bırakıp, helal yemeli,
Şükredip her zaman Allah demeli” .
Bu noktaya geldiğinde İbrahim, yaşadığı manevi atmosfere kendini iyice kaptırmıştı.Odasından çıktı. Banyoya girdi. Hemen bir abdest aldı.Eşine ben camiye gidiyorum, dedi.Eşinin bir şey söylemesine meydan vermeden evden çıktı.Eşi arkasından baktı. Olana bitene bir anlam veremedi. İbrahim, beş vakit namazını düzenli olarak kılar ama, evde kılardı. Daha ezan okunmadan camiye gitmek gibi bir adeti yoktu. “Hayr olsun” dedi.
İbrahim huşu içinde camiye geldi. Ezan henüz okunmamıştı. Camin içine girdiğinde olanı biteni anlamıştı.
Camide mevlidi Şerif okunmuş onun duası yapılıyordu.Evleri camiye çok yakın idi. Caminin bahçesi ile İbrahim oturduğu evin arasında sadece bir bahçe duvarı vardı.Camide okunan Mevlidi Şerif, İbrahim’in odasını doldurmuş, İbrahimde Mevlidi Şerifin manevi havasına kendini öyle kaptırmıştı ki, bu ayrıntıyı o an fark etmemişti.Camide cemaatin arasına karıştı. Cemaata birlikte duaya el kaldırıp amin derken, az önceki manevi atmosferin kendisini terk ettiğini üzülerek fark etti.
Ali Rüzgar