""

DÜNDEN BUGÜNE YOZGAT’IN HİKÂYESİ-1 « Yeniufuk Gazetesi

27 Kasım 2024 - 08:53

DÜNDEN BUGÜNE YOZGAT’IN HİKÂYESİ-1

DÜNDEN BUGÜNE YOZGAT’IN HİKÂYESİ-1
Son Güncelleme :

25 Temmuz 2022 - 16:19

  1. Aslan Nurdoğdu kimdir?

1953 yılında Yozgat’ta doğdum. Numanlar olarak bilinen aileden Münip – Mehlika Nurdoğdu’nun oğluyum. 7 kardeşin 3 numaralısıyım. Üniversite mezunuyum. Şu an emekli bir işadamı olarak 6 göbek Yozgatlı bir şehir çocuğu, tüm Türkiye’yi gezmiş, çok okumuş bir insanım. Gazi, Numanların Osman Ağa’nın torunuyum.

Dünden bugüne Yozgat’ın hikâyesini neden yazıyorum? Yazmak dolan bir bardağın taşması gibi bir olay, yazmak “ben aydınım” diyen herkesin yapması gereken bir eylemdir. Türk Milleti yazılı tarihi az olan bir toplumdur. Atalarımızla ilgili Anadolu’da yaşadıklarını Bizans kaynaklarından, Ermeni yazarlardan, Acem ve Arap tarihçilerden öğrenmek zorunda kalıyoruz.

Öte yandan yazmak tarihe not düşmektir. Atalarımızın yazmadıkları tarihimizi maalesef yabancılardan öğreniyoruz. Onun için yazıyorum. Doğduğum, kuruluşundan itibaren atalarımın 6 kuşak yaşadığı bu şehrin hikâyesini yazmayı kendime görev saydım. Bu yazılar “Dünden bugüne Yozgat’ın hikâyesi” isminde bir kitaba dönüşecek.

Yozgat ile ilgili birçok kitap okudum. Kimisinde bilginin az olduğunu, kimisinde ise gerçeklerin anlatılmadığını gördüm. Gerçeklere sadık kalarak şehrimizin kurulduğu 1730’lu yıllardan başlayıp günümüze kadar olayları akıcı bir dille tarihi hikâye havasında anlatacağım.

İnsanlar hayatta, bir tarih ekseninde sınırları belli coğrafyada, o coğrafyada sosyoloji yani halk katmanlarıyla ve coğrafyanın verdiği tarım ürünleriyle yaşar.  Bu tanımı biraz açmak gerekirse; Tarih: Atan, deden kim, kimlerdensin? Coğrafya: Nerelisin, memleketin neresi? Sosyoloji: Konu komşun kim, kimlerle beraber yaşarsın? Ekonomi: Geçimin ne, ne yer ne içersin? Sorularının cevaplarıdır.

İnsan, bir arada yaşayan sosyal bir varlıktır. Hayata midesi ile bağlıdır. Bu sebeple yukarıdaki soruların cevapları bilinmeden tarih anlaşılmaz. Maalesef Yozgat ile ilgili olarak okuduğum kitaplarda bu eksikleri gördüm.

İnsanın gündelik hayat gailesini bilmeden hikâye yazamazsınız. Her olay yerelden ulusala, ulusaldan evrensele veya evrenselden ulusala, ulusaldan yerele ulaşır. Bu çizgi değişmez. Yozgat’ı anlatırken bu çizgide neler olup bittiği konusunda da zaman zaman bilgi vereceğim.

15 yaşımdan itibaren babamdan, dedemden, dedemin arkadaşlarından bizzat duyduklarımı, okuduklarımı, tüm Türkiye’de, Lübnan’da, Balkanlarda ve Kafkaslarda Yozgat’ın izini süren Yozgatlı bir aydın olarak yazacağım.

İlimizde yapılan arkeolojik araştırmalar ile Türkiye’nin tam ortasında bulunan Yozgat’ın geçmişi, günümüzden 5 bin 500 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Dünden bugüne yaşananlarla ilgili en önemli metalar madendir, camdır, taştır, ahşaptır. Elle tutulan gözle görülen objeler delildir.

Evet, ilimizde 5 bin 500 yıllık insanlık tarihi vardır. Bu süre içerisinde bu coğrafyada Hititler, Doğu Roma, Bizans, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçukluları, Osmanlı yer almış ve günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Devleti yer almaktadır.  Bu tarih çizgisine sadık kalarak Yozgat’ın hikâyesini yazacağım.

En son Şanlıurfa – Göbekli Tepe’de 12 bin yıllık objelerle Yozgat’ı karşılaştırdığımızda insanların yerleşik yaşama daha geç zamanlarda geçtiği görülmektedir. Ancak ilimizde halen araştırması yapılmamış höyükler mevcuttur. Sarıkaya’da bulunan Terzili ve Burunkışla höyükleri ile merkeze bağlı Büyük Nefes Köyü, Akdağmadeni Muşali Kalesi tam olarak araştırılmamıştır. (Sürecek)

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.