Hikayemiz, ülkemizin 1950 li yılların son demlerini yaşadığı vakitlerinde yaşanmıştır. O zamanlar, il merkezlerinde şehir kulüpleri revaçta idi. Şehrin ileri gelen eşrafı, bürokratları şehir kulüplerin de yemek yer, çeşitli oyunlarla vakit geçirirlerdi.İlçelerde de ise bu tür kulüpler yoktu. Bundan sebep İlçenin bürokrat ve ileri gelen eşrafı ise mevcut mekanların en nezih, en temiz olanına devam ederlerdi. İlçede ki Süleyman Aga’nın çaycılığını yaptığı mekanda, mevcutların içinde en temiz ve nezih olanı idi. Bu bakımdan bir nevi yemeksiz ilçe kulübü işlevini görüyordu.Bu mekan, İlçenin Kaymakamından, Emniyet Amirine, Hakiminden savcısına ve diğer daire müdürlerinin uğrak noktası idi.Devlet erkanı, günün sonunda mesaiden sonra burada buluşur, hoş beş ederlerdi.Yine böyle bir gün,devlet erkanı, mesaiden sonra Süleyman Aga’nın mekanında günün yorgunluğu atıp kendi aralarında sohbet, muhabbet ediyorladı. Derken laf, dönüp dolaşıp sence ben nasılım,filan nasıl noktasına gelir. O sırada çaycı Süleyman Aga da , boş çay bardaklarını almak için masaya gelir. Savcı bey “Durun bakalım birde Göçmen Aga’ya soralım. Onun fikrini alalım.Göçmen Aga, gün görmüş hayat tecrübesi olan bir insandır” deyip Süleyman Aga ya dönerek “Göçmen Aga, şöyle bakalım sence Hakim bey nasıl bir adamdır ?”.
Süleyman Aga, 1951 de Bulgaristan daki komünist rejimin zulmünden malı batsın biz dinimizi, milliyetimizi kurtaralım deyip, malını mülkünü terk edip göçüp gelen, Balkan Türklerindendir. Süleyman Aga, hakim beyi şöyle bir süzdü.Hakim bey, 1.85 boylarında yüz kilodan fazla ağırlığı olan, güçlü kuvvetli babayiğit bir adamdı. Süleyman Aga, Hakim Bey’e bir daha baktı “Maşallah ayı gibi adam” dedi.Süleyman Aga’nın ağzından çıkan bu sözler birdenbire ortalığı buza kesti.Herkes birbirine baktı ne diyeceklerini bilemediler.
Hakim Bey, olgun bir insandı.Süleyman Aga’nın kötü bir niyetinin olmadığını bu söylerken başka bir şey kast ettiğini tahmin ederek kimsenin bir şey demesini beklemeden “Göçmen Aga, siz ayı gibi adam diye neye diyorsunuz” diye sordu. Bu arada Savcı bey muhabbete Süleyman Agayı dahil ettiğine bin pişman renkten renge giriyor idi. Süleyman Aga kırdığı pot tan habersiz gayet rahat ve doğal bir biçimde “Neye olacak be.. Senin gibi güçlü kuvvetli tuttuğunu koparan insanlara deriz” deyip çay boşlarını alıp masadan ayrıldı.
Süleyman Aga’nın bu sözlerinden sonra masada oturan hazirun tuttukları nefesleri bırakıp “Oh be” dediler.
Harika çok güzel olmuş