Yozgat gazetesinin kurban bayramındaki sayısında tam iki sayfa halinde Çapanoğullarından Abdülkadir Çapanoğlunun tarihi derinliğini tüm deteyları ile yazdığı yazıyı okudum. Doğru ve iyi bir araştırma yazısı olduğunun kanaatindeyim.
Çapanoğulları sülalesi, Yozgat (Bozok) şehrini kuran bir aile olarak tüm Yozgatlıları’da ilgilendirir. Elbette atalarımın yaşadığı, doğduğu şehirle ilgili bir sürü yazıyı kitabı bende okudum ama önemli olan o zamanın, o olaylan yaşamış insanların ifadelerini tanıklarını unutulmamasıdır. Çünkü her tarihsel olay o zamanın ruhu içinde hissedilir. Doğruyu bulmanın yolu. Tez ve anti tezi karşılıklı olarak irdelemek ve objektif olmaktan geçer. Bende buna hep uyarım. Bu olayda şunlar göze çarpmakta. Yozgat ili ( Bozok sancağı) Osmanlı imparatorluğu, Çerkez Ethem ve Kuvayı Seyyare Müftü Mehmet Hulusi efendi, Atatürk ve kurucu meclis Çapanoğlu ailesi öne çıkmakta.
Bunları sırasıyla irdeleyelim:
1- Yozgat tüm Türkiye’nin tam ortasında yayla bir şehridir. Tarım ve hayvancılığın geçim kaynağı olan Türklükle anılan, tarih boyunca hiç işgale uğramamış, ululemre biat etmiş köylüler yurdudur. Osmanlı’nın son 250 yılında, Osmanlıya aşar öşür asker vermiş önemli bir vilayettir. İstanbul’da etiyle, bulguruyla, yeşil mercimeğiyle nam salmış Anadolu ilidir. Kıtlık zamanlarında tekbaşına İstanbul’un tüm et ve un ihtiyacını karşılamıştır.
2- Osmanlı imparatorluğu 1298 söğütte kurulan 1400-1500 yıllarda İç Anadolu’yu egemenliğine alan zamanla 3 kıtada 3200 km toprağa hükmeden Din ve Tarım İmparatorluğudur. Ata ot adama et temin etmek için her yıl halife padişah önderliğinde sefere çıkan, ganimetle yaşayan, başka devletleri işgal edip büyüyen ve Anadolu’yu hep ihmal eden sanayi devrimini es geçen 1789 Fransız ihtilali fikirlerinin tabi sonucu olarak 600 yılın sonunda eşitlik, özgürlük, ekmek istemleriyle tebaası olan milletler tarafından zayıflatılıp emperyalist İngiliz – Fransızların son darbesi ve 1. Dünya savaşı sonu yıktıkları koca bir imparatorluk. Sevabıyla – günahıyla geçmişimiz, ecdadımız.
3- Çerkez Ethem ; Kafkasların Ruslar tarafından işgali ile Osmanlıya sığınmış Anadolu’yu son yurt kabul etmiş çerkezlerdendir. Teşkilatı mahsusa da görev yapmış kurucu meclis kurulmadan önce temin ettiği süvarileri ile milli mücadele aşamasında Atatürk’e ve milli mücadeleye çok faydası olmuş 2 metre boyunda yaman bir komitecidir. Çapanoğlu olayında Yozgat’ı talan etmiştir. Yozgat’tan götürülen hayvanlar Ankara’da aylarca satılmıştır ve 1920 yıllarının Yozgat’ında suçsuz, günahsız bir sürü insanı öldürmüş konaklarını yaktırmıştır.
Yozgat’ta mahkeme etmeksizin bir sürü insanı şu talimatla astırmıştır:
“MAHKEMESİ ÇORUM (ALACA) DÖNÜŞÜNDE YAPILMAK ÜZERE İDAMINA”
Çerkez Ethem ve kardeşi Reşit Bey ile İsmet Paşa arasında şu tarihi konuşma geçer; İnönü Reşit Bey’e soruyor “ Ben askerime bulgur pilavı, hoşaf ancak veriyorum, maaş da veremiyorum. Sizler bu süvarileri nasıl besliyorsunuz. Bu yeni silahları nereden temin ediyorsunuz ve askerlerinize iyi maaş verdiğiniz için askerleriniz Ethem Bey’i seviyorlar. Bu nasıl oluyor.” Diye sorunca Reşit Bey şu yanıtı veriyor:
“Biz adamlarımızı şöyle toplarız. Suç işlemiş, kelle almışları buluruz. Bizim için bir suç daha işletip kendimize bağlarız. İyi yedirir, iyi giydiririz, iyi silah veririz. At verir, iyi para veririz ve bizim adamları hep hapishanelerden toplarız” bu sözlerde Yozgat’ta da böyle bir talanın neden yapıldığı anlaşılıyor.
CUMHURİYET KURMA, DEMOKRASİ YERLEŞTİRME ARZUSUNDA OLAN ATATÜRK VE İNÖNÜ’NÜN TEMEL İLKESİ KAİDE VE KURALLARA UYMAK OLMUŞTUR. Çerkez Ethem ise kaide ve kurallara uyumsuzluğu sayesinde nam salmıştır.
4- Çerkez Müftü Mehmet Husuli efendi Abdülkadir Bey’in anılarından detaylarını verdiği Mehmet Hulusi Efendi okumuş bir insandır, müftüdür. Atatürk’ün Ankara’da kurucu meclisi açmak için her ilden ilk temasa geçtiği insanlar, valiler, müftüler ve Çanakkale’de birlikte olduğu askeri erkan olmuştur. Atatürk hep bu hiyerarşiye başvurmuştur.
Yozgat’ın kurucu meclise kimi alalım diye sorduğu, ilk başvurduğu şahıslardan biridir. Babası veya dedesi göçmen olarak Müslüman Anadolu’ya Osmanlıya sığınmıştır. Gazeteci Taha Akyol bu zatı muhteremin yakın akrabasıdır.
Devletin üst düzeyinde görev alma arzusuyla sınıf atlayarak iktidar hırsını taşıyan, kendini var eden insanları atlatmayı ve aldatmayı seven biri olarak bilinir (Mehmet Hulusi ile Ethem’in Çerkez olmaları da Çapanoğulları için ayrı bir talihsizlik olarak tecelli etmiştir)
5.Atatürk ve kurucu meclis; Atatürk 19 Mayıs Samsun, Amasya, Erzurum ve Sivas Kongresi sonucu Ankara’da başkanlığını yaptığı meclise Anadolu ve Rumeli Cemiyetlerinden her ilden Kurucu meclisi üye istemiştir. Bunu yaparken ulusalcı, anti emperyalist kişilikli unsurları davet etmiştir.
Atatürk’ün Çapanoğulları ile düşmanlığı diye bir konu yoktur. Atatürk’ün derdi yeni bir ulus yaratmak, emperyalizmi yenmek, Anadolu’yu kurtarmak temel hedefidir. Bu uğurda akılla yol almaktadır. Bugün T.C. Devleti var. İse Anadolu T ürk ve Müslüman ise elbette bunu Atatürk’e borçludur.
6. ÇAPANOĞULLARI AİLESİ Anadolu bozkırında 300 yıl önce Türklerin kurduğu tek şehirdir. Çapanoğlu ailesi yoktan var ettikleri şehirle anılır olmuştur (Çapanoğlu Yozgat). Osmanlıya, her devirde maddi, manevi desek vermişlerdir. Oysa Osmanlı çöküş içindedir. Yunan batı Anadolu’yu işgal etmiş, güneyde İngilizler, Fransızlar İstanbul işgal altında. Anadolu bu ortamda tam bir kargaşa içinde isyanlarla çalkalanıyor, eşkıya ve çetelerle uğraşıyordur. Karadeniz Portuscu Rumlarla kaynıyor, doğuda Ermeni tehciri yeni bitmiş halk savaşlardan düzensizlikten bitmiş tükenmiş, kahrolmuştur. Osmanlı son 50 yılda 3 milyon insanını cephelerde kaybetmiş, M.Kemal kurucu meclise Ankara’da yeni bir yapılanma arzusundadır. Yozgat’tan da kurucu meclise üye tesbitinde bu aile ile ilgili olumsuz laflar, dedikodular, icraatlar duymaktadır. Derken tarihte Çapanoğlu isyanı veya Yozgat isyanı diye geçen başkaldırı başlar ve Çerkez Ethem bu olayı çok kanlı biçimde sonlandınr.
Bu olay hakkında bir sürü tarihi eserler mevcuttur. Özellikle Şakir Ergin’in eski Osmanlıcadan çevirdiği Abdülkadir Bey’in hatıraları gerçek bir belgedir. El değmemiştir. Hemşerimiz Yaşar Ocak demokratlığı ile dürüstlüğüyle katkısız bir bilim adamıdır. Objektif değerlendirmeleri vardır.
SONUÇ: Naçizane bende bu olaya duyduklarımla şahitlik etmek istiyorum. Yıl 1966-1967 yıllan bende 14-15 yaşındayım. Şu anki müzenin karşısında Numanoğlu apartman bina 2 katlı bir Rum evi. Babam o evi aldı. Mutafoğlu’ndaki eski evimizden bu Rum evine taşındık. Komşumuz (Şu anki Akyol apartmanının olduğu yerde ) Abdi ağalann Mahmut Bey’in eşi Nedime Akyol diye Osmanlı terbiyesi almış 80 yaşlannda güngörmüş bir hanımefendi… Çerkez Ethem’in
Yozgat’ta yaptıkları ile ilgili çok şey anlatırdı. Derdi ki “Çocuklar Mehmet Hulusi Kurucu Meclise üye olmak için çok dalavere yaptı” Atatürk’e gitti, Çapanoğlu 10.000 atlı ile Ankara’yı basacak dedi.
Çapanlara da dedi ki “ Atatürk sizi kesecek”…
Yozgatlının deyimi ile tavşana kaç tazıya tut diye iki tarafı da hasım edecek lafları çıkardı. Aynı ifadeyi Belediye Başkanı Salim Bey’den Nalbant Şemi’den ve Ahmet Ağadan da duymuştum.
Genel kanaat, Çapanoğullarının isyancı olmadığı bilakis baskına uğradıklarıdır. Bunda da Mehmet Hulusi efendinin payının bulunduğu rivayeti yaygındır. Mehmet Hulusi Efendi ayrıca Kurucu Meclise girmiş ama bir yıl sonra azledilmiştir.
Sonuç olarak; tarihteki Çapanoğulları olaylarıyla ilgili olarak bilimsel bir sempozyum yapılmalı. Genel Kurmay’ m tüm belgeleri Tarihçilerle incelenip bu ailenin uğradığı haksızlık kamuoyuna açıklanmalıdır.
Abdülkadir Bey’in bu çalışmasından dolayı kutluyorum.
Yeni yılınız kutlu olsun.