""

CEHİRLİK-YOZGAT VE SAHİPSİZ KALAN LALELER « Yeniufuk Gazetesi

3 Kasım 2024 - 13:00

CEHİRLİK-YOZGAT VE SAHİPSİZ KALAN LALELER

CEHİRLİK-YOZGAT VE SAHİPSİZ KALAN LALELER
Son Güncelleme :

26 Mayıs 2017 - 7:00

Yazılışı farklı söylenişi farklı bir konuda sohbet edeceğiz bugün. Cehriliği bu yıl gidip görmek ve gezmek kısmet olmadı ama bizim adımıza arkadaşlar gidip görmüşler, doyasıya gezmişler bu güzel anılarını da resmederek, bizimle paylaştılar.

AA’dan Ömer Ertuğrul, İHA’dan Bahadır Gökgül ve bizden Yeniufuk’tan Alpaslan Demir cehriliğe gitmemiş olsalardı bu yazı kaleme alınmayacaktı. Şimdi aklıma gelmedi, bir yerde okumuştum “Bilirsiniz bazı durumlar vardır yazmanın ötesinde bir şeyin paylaşılmasına vesile olmak yazmak kadar önemlidir.” Cümle sanırım böyleydi.
Tekrar cehriliğe dönecek burayla ilgili çok fazla bilgi ve belge yok elimizde, bilgi ve belge olmadığı gibi bölgenin sahipsizliği de can sıkıcı.

Cehriliğe gidecek ne doğru dürüst bir yol var ne de, lalelerin bulunduğu yörede bakım, onarım ve çevre düzenlemesi mevcut.

Burası yıllardır atıl bir durumda, yakın zamanda başka şehirden cehriliği görmeye gelen bir grup  ile çarşıda karşılaştım, ailenin bireylerin hanımefendi, burası başka yerde olsa gül bahçesi gibi bakım gözetirler, cehrilik neden bu kadar sahipsiz dedi.

Sorunun muhatapları buyurun verin cevabı? Ben söyleyeceğimi söyledim, cehrilikle ilgili birkaç klasik laf daha edip, konuyu şimdilik noktalayalım:
Yozgat, doğal ve kültürel miras açısından çok önemli bir yere sahip ama bu yerin önemini ve özelliğini pek iyi bilmiyor, bu yüzden de korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması gerektiği konusunda kafa karışıklığı yaşıyor.
Nohutlu tepesinin arkasında, Yozgat Saat Kulesine ortalama 5 Km mesafede yer alan bu yerin doğal özellikleriyle bütünleşmiş sinematografik değerine paha biçilmez bir efsanesi var.
Bu efsane güzeller güzeli bir kız ile bir gencin aşk ve düğün hikâyesi ile başlar. Halkın efsane dünyasında her iyinin ve iyiliğin bir kötüsü ve kötülüğü olur. Bir kötü adam da kızı istemekte ve gerekirse zorla alacağını söylemektedir. Kız tarafı da oğlan tarafı da bu tehditlere aldırmazlar ve düğün kurarlar. Oğlan tarafı kızın köyünden gelini alır ve kendi köylerine doğru yola çıkarlar. Cehrilik veya Gelin Kayası mevkiine gelince kötü adam ve çetesi yollarını keser, gelini zorla almak için direnen herkesi öldürürler. Her hâlde atalarımız bu durumlar için söylemiş olmalılar “gelin ata binmiş ya nasip demiş” atasözünü. Gelin bakar ki kurtuluş yok, önce ağlar gözyaşlarını döker sonra açar ellerini dua eder “Allah’ım bizi ya taş et ya kuş et” diyerek. Gelin bindiği devenin üstünde gelin alayıyla birlikte taş olur, damat beyaz bir güvercine dönüşür.
Deve üstünde telli duvaklı bir gelini ve düğün alayını andıran kayaların gizemini halk, kendi bilgi sistemine göre böylece çözmüş. Bu mevkide her yıl Hıdrellez’den sonra açan Cehrilik Lalesini veya literatürdeki adıyla şakayıkları gelinin gözyaşlarının yansıması, lalelerin açtığı zaman gökyüzünde görülen beyaz güvercinlerin ise kuş olan damadın gelinin çevresinde dönüp durması olarak anlatılır.

Cehrilik mevkie adını veren “cehir” ise, Yozgat’ın meşhur halı ve kilimlerinde kullanılan yünlerin boyanmasında kök boya hammaddesi olduğu, şimdilerde unutulmuş görünüyor.
Cehirden laleye, gelin kayasından hıdrelleze uzanan bu doğal ve kültürel miras alanı, işlenecek, tanıtılacak olağanüstü motifleriyle sanat eserlerine dönüştürülecek ve yön levhalarıyla turizm mekânı olarak gösterilecek yerde, ne yazık ki yok edilmeye çalışılıyor. İçimizden birileri için “gelin kayası” efsanesi “taş ocağı” çağrışımı yapıyorsa suç kimin? Bu üst üste binmiş, iç içe girmiş mirası, taş ocağı açmak için yok etmeye cesaret etmenin altında bu yerin bugüne kadar ciddi şekilde ihmal edilmiş olması ve doğal sit alanı ve kültürel mekân olarak tanımlanmamış olması yatmaktadır.
Türkiye’nin taraf olduğu 1972 tarihli Doğal ve Kültürel Mirasın Korunması ve 2003 tarihli Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmeleri, Cehrilik Lalesi ve Gelin Kayası gibi miras alanlarının korunmasını öngörmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Yozgat’taki birimleri bu mirası mutlaka Yozgat İl Envanterine kaydetmeli ve bunu Ankara’ya bildirmelidir.
Yozgat Valiliği ve Yozgat Belediyesi ise çevre düzenleme, yön levhaları ile alanın kültürel mekân olduğuna yönelik farkındalık çalışmalarını artırmalı, bu arada Bozok Üniversitesinin değerli bilim insanları bu yeri doğa ve kültür zenginliği olarak incelemelidir.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.