Felaket tellalları sahaya inmiş yine.
Herkeste bir isyan, bir isyan.
Neymiş efendim ülkede büyük ekonomik kriz varmış.
Sanki henüz var.
Hep vardı zaten.
İlk defa olmuş gibi isyankar modda tepki vermenin anlamı ne?
Şikayet etmek yerine çözüme odaklanalım.
Boş konuşup ahkam kesmek ne devletin işine yarar ne de milletin.
Boş konuşmak, diyorum çünkü şu durumda kim ne söylerse söylesin “boş”!
Krizin çözümü noktasında hepimiz üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz ki bu badire bir an önce atlatılsın.
İş birliğiyle ve güç birliğiyle üstesinden gelemeyeceğimiz bir durum söz konusu değil.
Olası ya da mevcut sorunlar içim çözüm önerileri daima vardır.
Sorunların kaynağı bulunduğunda, kendiliğinden çözülme gibi bir özelliği de vardır.
Ama muhalefet partiler bu gerçeği görmezden gelip bu zor dönemi el birliğiyle atlatmak yerine fırsattan istifade saldırmayı tercih Ediyorlar.
Ne yazık ki iktidarın bu durumundan yararlanmak işlerine geliyor.
Neden?
Çünkü ellerine koz geçti.
Ya hu sizin koz olarak gördüğünüz şey “ülkenin istikbali.”
Türk milleti sizin bu fırsatçılığınızı görmeyecek kadar kör değil.
İktidarın gerçek amacı neydi?
Ne oldu da sonuç bu noktaya geldi?
İşte bunun perde arkasını tam olarak kimse bilemez.
Bilinmesi gereken tek şey Sayın Cumhurbaşkanımızı şu an ki verdiği mücadeledir.
Eğer Türkiye’nin aleyhinde çalışıyor olsaydı 15 Temmuz’da ülkeyi teslim ederdi.
Şuuru yerinde olanlar içinde bulunduğumuz durumun sadece ekonomik kriz olmadığının farkındalar.
Doların fırlamasının sebebi 1 puanlık faiz oynaması değil Erdoğan’ın restidir.
Onların dediğini yapmamasıdır.
Açıkçası paranın sahipleri parayla oynayarak ülkedeki güven ortamını yok etme peşindeler.
Amaç İktidarın değişmesi.
Çünkü Erdoğan’ın yerine gelecek onlara boyun eğdirmek kolay.
Bu nedenle muhalefet partilere destek veriyorlar.
Onlardan gelen desteği kabul eden muhalefet partilere de de yazıklar olsun.
Ülkemizin bu zor durumu atlamasında desteklerini esirgeyen ve hükümete yüklenen halkımıza da eyvahlar olsun.
Tekrar ediyorum.
Bu yazdıklarım asla bir kayırma ya da aklama değil
Kimsenin sütten çıkmış ak kaşık olmadığının farkındayım.
Elbette sepette çürük elmalar da olabilir.
Bu nedenle mantıklı düşünüp mantıklı davranalım.
Hükümetin uygulamış olduğu politikalarda beklenmedik durumlar gelişmiş olabilir.
Belli ki bazı şeyler ters gitti.
Belli ki bir şeyler planlandığı gibi olmadı.
Sonuç olarak eminim ki bu krizde geçecek.
Er ya da geç bir çözüm bulunacak.
Yeter ki gereksiz saldırılarla olası iyi ihtimalleri yok etmeyelim.
Suçlamak yerine destek olalım.
İktidarın yaşadığı bu zor süreçte sorunun en kısa zaman da çözülmesi için tüm siyasi partilerin ve halk desteğinin ülke itibarını arttıracağı aşikardır.
Bu da ülkenin güven puanını yükseltir.
Güven puanı yüksek olan ülkeler ekonomik krize karşı direnç oluşturur ve yeniden güçlü yapısına kavuşur.
Türk milletine tavsiyem gördüklerinizle sınırlı kalmayın, araştırın.
Kulaktan dolma sözlere inanmayın, biraz düşünün.
Şu an önemli olan tek şey ülkenin huzuru için ikinci bir kriz yaratmamak.
Ülke batarsa hepimiz batarız.
O yüzden bir olalım birlik olalım.
Çoban uykuya dalınca sürü dağılır.
Uyanık kalalım lütfen.
Saygıyla kalın.