Seçim çalışmalarını yürüten yalnızca Belediye Başkan adaylarımız değil.
Bizlerde sahadayız.
Halkımızla konuşuyor.
Esnafımızla görüşüyor.
Öğrencilerimizi dinliyor.
Ve emeklilerimizle dertleşiyoruz.
Kısacası toplumun her kesiminden insanımızla bir araya gelip
“Nasıl bir Belediye ve Nasıl bir Belediye” Başkanı” istediklerini soruyoruz.
Vatandaşlarımızın istekleri gayet makul.
Hiç kimse Belediye ve Belediye Başkanından imkansızı istemiyor.
Zaten yapılması görevi olan şeyleri söylüyor.
Kimisi yollar, kaldırımlar güzel yapılsın yeter diyor.
Kimisi çevremiz temiz ve bakımlı olsun istiyor.
Kimisi kültürel faaliyetlerin arttırılmasını diliyor.
Kimisi ise sosyal desteklerin daha fazla olmasını bekliyor.
Beklentilerinde ki belediye başkanı ise özetle şöyle:
Samimi, ulaşılabilir, sorgulanabilir olması.
Görevini  dürüstçe ve layıkıyla yapması.
Herkese karşı eşit ve adil olması.
Tabiri caizse çalmasın çaldırmasın istiyorlar.
Bu son söylenilen şey çok çirkin ama aksini iddia edecek merci biz değiliz.
Bunun dışında birde küskünler grubu var.
Gerçekten çok ilginç.
İnsan hiç belediye başkanına küser mi?
Bizim insanımız küsmüş.
Söz verdi çocuğumu işe almadı diyenlerimi ararsınız.
Söz verdi şu işimi yapmadı diyenimi?
Belediyenin hizmetlerinden memnun kalmayıp şikayetçi olanlarımı ararsınız?
Oturdukları yerden memleket yönetiyorlar diyenlerimi.
Kaç kere belediyeye gittim başkanı yerinde bulamadım.
Daha da belediyenin önünden geçmem diyenimi?
Kısacası vatandaş istediği şey olmadığı zaman sadece Belediye Başkanına küsmüyor.
Aynı zamanda belediyeye de küsüyor.
Rabbimize hamdolsun.
2024 Türkiye’sinde bunu da gördük bunu da yaşadık.
Ama artık bu tarz şeyler yaşanmasın istiyoruz.
Belediyeler halkın huzurunu ve mutluluğunu muhafaza etmekle yükümlüler.
İnsanlar yaşadıkları yerde mutlu olmalı.
Huzurlu olmalı.
İstekleri mümkün mertebe yerine getirilmeli.
Sorunlarına ivedilikle çözüm üretilmeli.
İhtiyaçları el verdiğince karşılanmalı.
Çünkü devletimiz bu kurumları o yerlere bu sebepler için kurdu.
Belediye Başkanı;
Şehrin ihtiyaçlarına kayıtsız kalamaz.
Vatandaşların haklarını yok sayamaz.
Sorunları görmezden gelemez.
Belediyenin imkanlarını kişiselleştiremez.
Yasanın dışında bir yetki kullanamaz.
Ve hizmette kimseye öncelik tanıyamaz.
Uzun lafın kısası görevini onuruyla icra eder.
Çünkü “insanın görevi onun şerefidir.”
Bu nedenle vatandaşlarımızı küstürmeyelim, güldürelim.
Şehrimize de halkımıza da sahip çıkalım.
İçeride de dışarıda da bir olalım.
Bizler “Yozgatlıyız.”
Gerçek Yozgatlı her türlü canlıyı sever.
Onların yaşam alanına saygı duyar.
Ama insana verdiği değer apayrıdır.
Bir Yozgatlının kapısı da, sofrası da herkese açıktır.
Ve gönlümüzde herkese yetecek kadar yer vardır.
Adaylarımız ayrı olsa da kalbimiz birdir.
Aklımızda olanın hakkımızda hayırlı olması dileğiyle
Saygıyla kalın.