Yaşadığımız hayatta gün geçmiyor ki, sosyal bir çöküntü ya da çürümüşlük örneği ile karşı karşıya kalmayalım. Bir toplum için önemli olan saygı, sevgi, dürüstlük, empati, hakkaniyet, dostluk, arkadaşlık, güvenirlik, ahlak, gelenekler ve görenekler gibi değerler toplumu millet yapan temel toplumsal kurallardır.
Büyük şehirler başta olmak üzere Anadolu coğrafyasının bir parçası olan şehrimizde de son yıllarda maalesef bu değerler giderek önemini kaybetmekte, bu da toplumun varlığını kaybetmesine dolayısı ile çürümesine sebep olmaktadır.
Toplumda yaşanan yerli yersiz tartışmalar, kavgalar, cinayetler, özellikle giderek artan kadın cinayetleri ve çocuk tecavüzleri yaşanan ahlâki çöküntünün ve sosyal çürümenin geldiği noktayı göstermektedir.
Uzmanların tespitine baktığımızda insanlarda bireysel silahlanma, şiddet, bencillik, nemelazımcılık, hakka, hukuka saygı göstermeme ve davranış bozuklukları sosyal çürümenin önemli belirtileri olarak gösterilmektedir.
Toplum arasında yaşlılara hürmet ve saygı gösterme gibi hasletlerimiz de maalesef kalmadı. Bunun en çarpıcı örneğini toplu taşıma araçlarında yaşıyoruz. Yaşlı insanlar ayakta yolculuk yaparken, oturan gençlerin yaşlılara karşı kendilerince göstermeye çalıştıkları yeni adetlerdir.
Sokakta bazı gençlerin yaşlılara kaba ve saygısız bir şekilde “dayı” ya da “hacı” diye hitap etmeleri eğitim sisteminin de ne duruma geldiğinin açıkça bir göstergesi haline gelmiştir.
Saygı, sevgi, empati ve dürüstlük gibi değerlerin önce ailede, devamında da okulda öğretildiğini bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Zira aileler ve öğretmenler davranışları ile iyi örnek olarak, çocukların bu değerleri içselleştirmelerini sağlamakla mükelleftir. Dolayısı ile toplumdaki çürümeyi ancak iyi bir eğitimle önleyebiliriz.
Bugün toplumda yaşanan bozulmaların sebebinini sadece eğitim sisteminin geldiğini noktaya indirgemek istemiyorum.
Ancak sosyal çürümenin nedenleri başta eğitim sisteminin yetersiz olması, adaletsizlik, işsizlik, yolsuzluk, yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik, ayrımcılık, kutuplaşma ve şiddet gibi durumların tamamı ayrı ayrı etkendir.
Hülasa gök kubbe altında birlikte nefes alarak yaşamaya devam ettiğimiz sürece sosyal çürümenin bir toplum için büyük bir tehlike olduğunu fark edip, toplumsal değerlerimize sahip çıkarak hakkı, hukuku ve adaleti gözeterek içerde birlik, beraberlik ve kardeşliğimizden ödün vermemeliyiz.