Sayın İsmet İnönü, Atatürk’ten sonra Cumhuriyetin 2. adamı olarak tarihte hak ettiği yeri almıştır. Onun aleyhinde laf söylemek tek kelime ile edepsizliktir; gündem değiştirmektir.
Yazımın başlığını açmak istiyorum; niye kızdığımı açayım.
1923’de cumhuriyeti kuran kadro, 1925’te Şeyh Said ile başlayan 1930’da Ağrı isyanlarına kadar geçen süreçte tam 7 yıl boyunca tüm ülkede güvenlik sorunuyla uğraşmışlardır. Devlet otoritesi ancak 1930’larda tesis edildi. Gerek 1915 tehcir, gerek 1924 mübadelesi ile Anadolu katma değer yaratan insanlar arındırılmış, batı sermayesini çekmiş, bayilere mal getirilmiyor, mal yok. İnsanların gündelik ihtiyaçlarını temin etmek; 3 beyaz (un, şeker, tuz) 3 siyah (kömür, demir, petrol)bulmak mümkün olamamakta.
At, eşek nallayacak nalbant yok, dişçi yok, terzi yok, yok oğlu yok durumda. Çünkü Osmanlı Anadolu’dan aşar, öşür, asker almanın dışında Anadolu’ya bir çivi çakmamış. (Amasya, Manisa, Bursa, Trabzon bu vilayetlerde şehzadeler yaşadığı için yapılmıştır).
Yıl 1929-1930. Dünya ekonomik bir buhran yaşamakta hayat altüst olmuş ama Türkiye her şeye rağmen ayakta ve 1930’lu yıllardan itibaren Almanya’da Hitler, İtalya’da Musolini, İspanya’da Franco faşist ırkçı uygulamaları ile 2. Dünya Savaşının belirtilerini veriyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti 1930-1939’a kadar, ihmal edilmiş Anadolu’yu ekonomik olarak ayağa kaldırmanın uğraşısı içinde. Aydınlanma ile ilgili devrimler ve ekonomik yatırımlar yapılmakta. Bugünkü kamu iktisadi teşebbüslerinin temeli, bugün gelinen sanayileşmenin temeli o yıllarda atıldı. O yıllarda planlanıp hayata geçmiştir.
1939-1945 yılları arasında 2. Dünya Savaşı kıta Avrupa’sını kasıp kavururken ülkenin başındaki İnönü bu savaşa girmemek için 4 milyon köylüyü askere aldı. 4 milyon insanın yarısı Edirne hattında yarısı Kars hattında yedi içti. Siperde yattılar. Bunların içinde 3 tane rahmetli amcalarım da vardı. Makineli tarıma geçmemiş ülke ekonomisinden 4 milyon insanı tarımdan askere al, tüketici yap. Savaşla ilgili buğday-arpa stoku yapmak zorundasın. Bunun günlük hayatta sıkıntılar yaratması doğaldır.
Ekmeğin karne ile dağıtıldığı şekerin bulunmadığı doğrudur. Bir zahireci olarak 1943-1944 yılları aynı zamanda kıtlık yıllarıdır. O yıllarda Anadolu tarihinin en verimsiz tarım yıllarını yaşamıştır.
2. Dünya Savaşı bitip de Kızılordu askerleri Berlin’e girdiğinde Hitler’in gizli yazışmalarına ulaştığında İnönü 2. Dünya Savaşı’nda Stalin’le iyi geçinirken Hitlerle de gizli anlaşmalarla Hitlere destek olduğunu Stalin belgeleriyle tespit etmiştir. (Makalelerle Yozgat – Hasan Aslan Nurdoğdu)