""

İstiklal Mahkemeleri ve Tekâlifi Milliye Kanunu « Yeniufuk Gazetesi

24 Kasım 2024 - 18:06

İstiklal Mahkemeleri ve Tekâlifi Milliye Kanunu

İstiklal Mahkemeleri ve Tekâlifi Milliye Kanunu kurtuluşu, cumhuriyeti getirdi.

İstiklal Mahkemeleri ve Tekâlifi Milliye Kanunu
Son Güncelleme :

05 Ocak 2022 - 12:01

İstiklal Mahkemeleri ve Tekâlifi Milliye Kanunu kurtuluşu, cumhuriyeti getirdi.
Bu yazımda bu iki yasayı ve 2021 yılında ülkemizde yaşananları anlatacağım. 1920’li yıllarda yaşananlar, 2021’de de aynen yaşanmakta, sebepse cahillik, plansızlık, siyasetten menfaat devşirme uğruna ülkeye, millete zarar vermek.
Ortak payda aynı 1920’de de 2020’de de aynı ruh hali, aynı zihniyet. Rahmetli İsmet İnönü bunu çok güzel özetlemiştir. Haini, aptalı çok bir milletiz. Çünkü eğitimsiziz. Yurtsever, bilinçli bir millet olmayı maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında da öğrenemedik. İyi yurttaş, insan olmayı başaramadık. Gelelim 1920 Anadolu’suna;
1. Dünya Savaşı’nda kaybeden Osmanlı, emperyalist İngilizler, Fransızlar ve bunların kontrolündeki Yunan işgali altındaydı. Anadolu’nun güneyinde Fransızlar, Ege’de ise Yunan işgali başladı. Ankara’da TBMM’yi kuran Atatürk batı cephe komutanlığını İsmet İnönü’ye vererek ilk düzenli orduyu oluşturdu. Bu milli ordu 10 bin kişiden oluşuyordu. Yunan ile ilk savaşta çok miktarda eğitimli subaylar, liselerden özellikle İstanbul lisesinden gelen çok sayıda yurtsever genç şehit oldu. Bunun birinci sebebi 10 bin askerin 4 bin 600’ü silahıyla cepheden firar etti. Bu sayı ordunun %46’sına denk geliyordu ve sonucu çok vahim oldu.
İkincisi ise tekâlifi milliye vergisidir. Yunan’a karşı savunma yapmaya çalışan ordunun yeme, içme, barınma, giysi ihtiyacı had sahadaydı. Silah, yiyecek, araç, giysi yok. Böylesi bir ortamda Yunan’ın Polatlı’ya geldiğinde TBMM Atatürk’ten ordunun başına geçmesini istedi. Mustafa Kemal Atatürk de “Ben ordu başkanlığını 2 yasa ile kabul ederim” dedi. Asker kaçaklarına, vatana ihanet suçundan idam ve askerin savaşması için ihtiyaç duyduğu malları halktan bedeli sonra ödenmek üzere zorla alınmasıydı.
Bugün de 1950’lerden bugüne kadar geçen 70 yılda plansızca kaynak tüketen harami yaşam son bulmalıdır. 1920 yılında ne yaşandıysa bugün de aynısı yaşanmaktadır.
Siyasetin amacının çevreye, kamuya zarar vermeden insan ihtiyaçlarını karşılamak olması gerekirken siyaseti kamuya, çevreye zarar vererek çalan bir siyasi anlayış devam edemez. Siyasetin görevi, bilim gerçekliğinde, çalışarak, çok çalışarak millete hizmet olmalıdır. Kurtuluş var merak etmeyin. Kurtuluş için Atatürk milliyetçisi, halkçı devrimciyim diyen, Allah korkusu olan yurtseverler vardır, kurtuluş mümkündür.
Bugün siyaseti 2 tip insan yapıyor. Un’un peşinde koşanlar, liyakatsizler ve ün’ün peşinde koşanlar; “Önce vatanım, Türk Milleti” diyenler. Maalesef algılarla hareket etmeyi tercih edenler doğruyu bulamıyorlar.

Bugünkü devlet, 1920’li yıllardaki “Devlet Ciddiyeti”ne muhtaç durumdadır.  Saygılarımla.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
Lerzan Özgenç 5 Ocak 2022 / 13:11 Cevapla

Kaleminize yüreğinize sağlık gerçektende tarih tekerrürden ibarettir diye boşuna dememişler hatırlatıcı düşünülmesi gereken bir yazı saygılar selamlar.

N.Atamann 5 Ocak 2022 / 16:54 Cevapla

Tarih,tekerrür ediyor,çok haklısın Hasan kardeşim,yüreğine sağlık,selamlar