PKK’nın Avrupa’daki ideolojik önderleri Tunceli, Erzincan, Sivas, Maraş (Pazarcık – Elbistan)’lılardan oluşmaktadır. Bunun da sebebi 1978’de gerçekleşen Maraş katliamıdır.
CIA’nın planlayıp kontrgerilla faşistlere yaptırdığı bu olaylardan sonra 80 bin Maraşlı bölgeyi terk edip Avrupa’ya sığınmıştır. Daha önce CHP’ye oy veren bu insanlar CHP iktidarında yerlerinden yurtlarından sürülmeyi ve katledilmeyi hazmedememişlerdir. CHP iktidarında başlarına gelen bu kötü olaydan dolayı PKK’ya yönelmişlerdir. Bu tarihi bir gerçektir. Türk ırkçıları yaptıkları yanlışla Kürt ırkçılarının yükselmesine sebep olmuşlardır. Avrupa’daki PKK Diasporasının kaynağı budur.
PKK kendi çizgisi dışında Kürt aydınlarına karşı oldukça acımasız olmuştur. Bu kişiler PKK çizgisinin dışına çıktığı an hain iş birlikçi damgası ile öldürülmüştür. En iyi örnek hayatını Kürt kimliğine adamış Hikmet Fidan’dır.
PKK kurulduğundan bugüne dek vergi adına haraç almıştır. Musa Anter’den bile haraç almıştır. Korkudan kimse bunu açıklayamaz. Açıklayan öldürülür. Kürt toplumunda zor her şeyin üzerindedir. Zor oyunu bozar. Burada zor oyunun ta kendisidir. O da PKK’dır.
“Türkümü istiyorum, dilimi istiyorum” la başlayan PKK süreci, bölge kontrolüne bağlı olarak
1- Bağımsız birleşik Kürdistan
2- Üniter yapı içinde Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Konfederalizm
3- Demokratik özellik fikrini söyleyerek bölge kontrolü ve statü istemektedir.
1960’lı yıllardan itibaren Kürt coğrafyasını dolaşıp ekonomik sosyolojik gerçekleri tespit eden Çorumlu Türk bir sosyolog sosyalist bir aydın, Kültlere Kürtçülüğü öğreten Sarı Hoca, yazdığı kitapların çoğu halen Türkiye’de bulunmamaktadır. Hoca 8 Eylül 2009 yılında Taraf Gazetesi’nde Neşe Düzel’e mülakat verip derin tespitler yapıyor. Son bölümünde ömrünü bu işe vakfetmiş bir bilim adamı olarak şunları söylüyor; “Türkler ve Kürtler bir arada yasayamaz ayrı ayrı yaşamaları en mantıklısıdır. En doğrusu da budur.” Derken 40 yıl kurt gerçekliğini ve Türk gerçekliğinin kodlarını bilmesine bağlıyorum.
Abdullah Öcalan bunu öğrenince, “İsmail Hoca yanlış tespit yapıyor. Kürtler ve Türkler beraber yaşayabilir” dediğinde bile Kürt ırkçıları bomba patlatıyor asker vuruyorlardı. Artık öyle bir noktaya gelmişler ki kurtarılmış bölge ilanı için Hakkâri’de Şırnak’ta ölmek için uğraşıyorlardı. Kandil’in bir anlamı kalmamıştır. Hakkâri ve Şırnak kandilleşmiştir. PKK’nın nihai hedefi Kürt devleti kurmaktır. İran, Irak, Suriye ve Türkiye’deki Kürt hareketlerin hepsi tek merkezden idare edilmektedir. Büyük patron ABD’dir. İsrail istihbarat vermektedir. Kuzey Irak bölgesindeki petrol, bu devlet yapılmasının sermayesidir. Tek dertleri bu petrolü Akdeniz’e
Çıkartmak, “Bunu nasıl hayata geçiririz?” çalışmalarıdır.
1965’lerde ABD, “Komünizmle mücadele ediyorum” diye Türk ırkçılarına büyük destek verdi. Özellikle Orta Anadolu’da Alevilerle birlikte yaşayan Türk Sünniler içerisinde taban buldu. Irkçılığı Türkler başlattı 1965-80. Türk ırkçılığı moda edildi. Devletin gizli elleri kolladı büyüttü. ABD 1920’lerden beri bu bölgenin peşindedir. 1980 Diyarbakır cezaevi başta olmak üzere güvenlik güçleri içerisindeki faşist unsurlar doğuda ve güneydoğuda Kürt ırkçılığının büyümesi için uygulamalar yaptılar. Yapanların haber olmasa da yaptıranlar Türklerde tutan ırkçılık mayasını Kürtlere de çaldılar. Ve maya tuttu. 1980-2012 arası süreçte Kürt ırkçılığı moda edilip insan, değerlerin önüne geçmesi sağlandı. PKK’nın bugün doğuda %50 -60 -80 aldığı bölgeler vardır. Özellikle Hakkâri ve Şırnak bölgesinde öten horozlar bile Apo diye ötmektedir.
30 yıldır süren alçak yoğunluklu savaş, yaşam derdine düşen Kürtleri Kürt bölgesinin dışına taşıdı. Batıya büyük Kürt göçleri oldu. Büyük şehirlerin gecekondu mahallelerinde yaşayan eğitimsiz geniş halk kitleleri oluştu. Ne köylü ne şehirli olabildiler. Apo- PKK kelimelerinde kimlik buldular. Kaybedecek hiçbir şeyleri olmayan ve dertlerini anlatamayan bu yığınlar PKK sempatizanı ve militanı oldular. Apo’da bir çare kurtuluş gördüler. Ayrılıkçı Kürtler KIRO kelimesinin verdiği eziklik ve kin dürtüsü ile her türlü kanunsuz ve hukuksuz isleri yapmaya meyillidirler. Bunda Kürt ailelerin diğer milletlere göre daha doğurgan olmaları ve her çocuğun eve para getiren bir unsur olarak görülmesi kadınların daha eğitimsiz olması ve bakamayacak kadar çok çocuk yapmalarını sağlıyor. Her evde 5-7-10 çocuğun olması sosyo ekonomik gerçektir.
Kürt kadınları Kürt gerçekliğinde hep aktiftir. Siyasetin içindedir. Dağdaki kadın militandan cumartesi annelerinden siyaset her Kürt ailesinin adapte olduğunun göstergesidir.
(Hasan Aslan Nurdoğdu – Makalelerle Yozgat kitabından) Sürecek.