1789 Fransız İhtilalinin her ulusa bir devlet gereği 200 yıllık bir gecikme ile Kürtler ayrı bir devlet kurma arzusundalar. Bu tarihi gerçekliği görmemiz lazım.
Her etnik topluluğun ayrı bir devlet Fikri de günümüz dünyasına uygun değildir. AB’nin insani normları ile Anadolu’nun ve Ortadoğu’nun tüm halkları gerçek bir demokraside üreterek eşit paylaşımla her türlü kimlik haklan da verilerek kardeşçe yaşamaları mümkündür. Ama sorun ABD emperyalizminin bölgeye yerleşme arzusu bugün Siyonist İsrail’in tarihsel hedefleri bu işe engeldir. Kürt coğrafyasını tarihte Kürtler tarif etmemiştir. Bunlara komşu diğer milletler Kürdistan tarifi yapmışlardır. Bu tarif de Batıda Fırat ın doğusu Murat Nehrinin aşağısı ve üstleri doğu da ise Zap nehri ve devamı olan Dağlık bölgeyi tarif edenler Kürtlerin komşusu olan acemler, Araplar ve bin yıldır bu coğrafyada olan Türkler yapmıştır. Ama bu tarif Ermeniler için de geçerlidir. Doğuda Ermeniler ve Kürtler hep bir arada yaşamıştır. Ermeniler yerleşik düzene geçmiş şehirleşmişlerdir. Kürtler ise hayvancılıkla uğraşırlar göçebedirler.
Son yıllarda Büyük Kürdistan hayali ile adından sıkça Amed olarak baş şehir olacağı söylenen Diyarbakır’ın tarihini incelediğimiz de 3. yy. da Ermeni Kral 2. Dikran’ın kurduğu bir şehir olduğu ve şehri kuran insanın adına izafeten DİKRONAKERT olduğudur. Bu da dünyada Çin Seddi’nden sonra en uzun surlarla çevrili ikinci şehirdir. Şu an Diyarbakır’da halen ayakta olan Ulu Cami olarak bilinen ibadethanenin çok eski bir kilise olduğu (ismi Mortama Kilisesi’dir.) bilinmektedir. Hz. İsa ve havarilerinin motifleri ile Hristiyan motiflerini görmek mümkündür. Bu türde kiliseleri, cami yapmak tüm Anadolu’da özellikle de Güneydoğu’da görmek mümkündür.
Diyarbakır (Diyarbekir) şehrinin anlamı Kürtçede “Sur içindeki şehir” demektir. Diyar= Diyar – Memleket, Be = içinde, Kir = Sur
Bu şehir içerisinde yaşayan bir insan kendini böyle tarif etmez. Bu tarif şehir dışında yaşayanların şehri tarifidir. Bu tespiti de 1987 yılında Belediye Başkanı Feridun Çelik’in katkısıyla çıkartılan kitabın yazan Sema Ocaklı yapmıştır. Kitabın başlığı budur. Gerek kilise-camilerdeki gerekse surlardaki taşlara işlenmiş yazı Ermeni alfabesidir. Doğu ve güneydoğunun tarihini incelediğimizde 1071 yılına kadar bölge doğu Roma İmparatorluğu Kontrolünde idi. 1071 yılında Selçuklu hükümdarı Alparslan, Roma İmparatoru Romen Diyojen’i Malazgirt Savaşında yendikten sonra Anadolu’nun Türkleşmesi hızlanmıştır. O zamana göre emperyalist olan Doğu Roma İmparatorluğu’nun yenilmesinde Kürtlerin ve Ermenilerin, Selçukluya Alparslan’a ciddi katkıları olmuştur. Devam edecek
(Hasan Aslan Nurdoğdu – Makalelerle Yozgat kitabından)