""

SAĞLIKLI BESLENME TERCİHİMİZ DEĞİL! « Yeniufuk Gazetesi

29 Mart 2024 - 12:56

SAĞLIKLI BESLENME TERCİHİMİZ DEĞİL!

SAĞLIKLI BESLENME TERCİHİMİZ DEĞİL!
Son Güncelleme :

29 Nisan 2017 - 7:00

 

Sağlık programları kapsamında dinlemiştim: Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mehmet Akif Karaarslan, dünyada ölüm sebepleri arasında en fazla kalp damar hastalıklarının yer aldığını söyledi.

Bu tespit üzerine yazılmış çok sayıda bilimsel kitap olduğunu muhakkak ama yine de konunun uzmanları cilt cilt kitaplar yazabilir.

Zira bildiği üzere kalp ve damar hastalıkları her ne kadar dünya milletlerinin sorunu olsa da, bu konuda Yozgat’ın muzdarip olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

Malum olduğu üzere maalesef haftanın en az 4 gününü kıymalı pide, kalan günlerini de benzer gıdalarla tüken bir millet olduğumuz için ilk fırsatta soluğu hastanelerin kalp ve damar polikliniklerinde alırız.

Yozgat’ta anjiyo ya da kalp ve damar ameliyatı geçirmemiş insan sayısı özellikle 50 yaş ve üzerinde yok denecek kadar az sayıda olduğu bir gerçektir.

Bu gerçeklerden hareketle konunun uzmanları her fırsatta vatandaşı uyarıcı bilgiler verirken, biraz önce bahsettiğim gıda tüketimlerinden uzak durulması gerektiğini özellikle tavsiye etmektedir.

Dolayısıyla konunun buradan yazıya dökülmesine vesile olan Sayın Karaaslan’ın açıklamalarını can kulağı ile dinlemekte fayda olduğunu düşünerek, bir kez daha gelin birlikte okuyalım;

Kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin artarak, 2030 yılında 22,2 milyona ulaşacağı tahmin edildiğini belirten Yozgat Halk Sağlığı Müdürü Dr. Karaarslan, “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2012 yılında tüm dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı ölümlerin yüzde 46,2’si (17,5 milyon) kalp ve damar hastalıkları nedeniyledir. Bu ölümlerin 7,4 milyonu kalp krizine, 6,7 milyonu inmeye bağlıdır. Beklenilenin aksine ölümlerin yüzde 80’i iyi gelir düzeyi olan ülkelerde değil, düşük ve orta gelir düzeyinde yer alan ülkelerde gerçekleşmiştir” dedi.
Kalp damar hastalıklarında kadınlarda risk düzeyinin erken yaşlarda daha düşük iken, yaşın ilerlemesi ile risk artmakta ve hastalıktan kadınlar ve erkeklerde eşit olarak etkilendiğini ifade eden Karaarslan, “Ülkemizde 2013 yılında ölen her 5 kişiden ikisinin kalp-damar hastalığına bağlı nedenlerden öldüğü görülmektedir. Davranışsal risk faktörleri yani; sağlıksız beslenme, yetersiz fiziksel aktivite, tütün kullanımı ve Alkol kullanımı koroner kalp hastalığının yüzde 80’inden sorumludur. Kardiyovasküler hastalıkların çoğu risk faktörleriyle mücadele edilerek engellenebilir. Risk faktörlerinin kontrolü ile kalp ve damar hastalığı görülme sıklığının yarıya indirilebileceği bildirilmektedir” diye konuştu.
Sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite etkisiyle bireylerde kan basıncında yükselme, kan şekeri yüksekliği, kan yağlarında yükselme, fazla kilo veya obezite görüldüğünü vurgulayan Karaarslan, “ Sosyal ekonomik faktörler ve kültürel değişiklikler (küreselleşme, şehirleşme) toplumun yaşlanması, stres, kalıtsal faktörler kardiyovasküler hastalıkların diğer belirleyicileridir. 30 yaş üstü her birey için kardiyovasküler riskin hesaplanması ve varsa davranışsal risk faktörlerine uygun müdahaleler ile kalp krizi, inme, kalp yetmezliği ve diğer istenmeyen durumların gelişmesini önleyebilecek tedbirlerin alınması önerilir. Her bir bireyin kalp ve damar hastalıklarına yol açan davranışsal risk faktörleri ile ilgili farkındalığının artırılması ve hasta olmamak için riskli davranışlarını olumlu davranışlara değiştirmesi için teşvik edilmesi, sağlıklı kalmak ve kalp ve damar hastalığına yakalanma riskinden uzak durmak için sağlıklı beslenilmelidir. Düzenli fiziksel aktivite yapalım, tütün ve tütün ürünleri kullanmayalım, alkol kullanmayalım, kardiyovasküler riskimizi öğrenelim. Kilolu veya obez olup olmadığımızı, kan basıncımızı, Kan şekerimizi ve kan yağlarımızı öğrenelim ve hekim tavsiyelerine uyalım” dedi.

 

 

 

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.