Hayatımızı sorunları ele alarak yaşarsak hayat zorlaşır. Oysaki esas olan iyiliktir, güzelliktir.
Dertleri insan kendisi yaratır, sorunları da.
Bir değil birçok pencereden izlemek gerekir hayatı.
Çünkü olumsuzluk yaşamdaki tüm ışıkları söndürür, karanlığa hapseder.
Negatiflik bütün enerjiyi tüketir ve umutsuzluğa sürükler.
Ben merkezcilik her yolun sonunu uçuruma çıkarır.
O nedenle umutla bakmak lazım hayata.
İnandıklarımızdan vazgeçmeden pozitif olmak lazım.
Benden size tavsiye;
İnsanlara ve olaylara karşı yaklaşımınız sabit olmasın.
Her zaman bakış açınızı değiştirmeyi deneyin.
Belki de hiçbir şey sandığınız kadar iyi ya da düşündüğünüz kadar kötü değildir.
Karar vermeden önce düşünün.
Suçlamadan önce yargılayın.
Ve zaman faktörünü çok iyi kullanın.
Ön yargılar ve ani alınan kararların nihayeti pişmanlıktır.
Daima adil olun ve güven duymayı önemseyin.
Çünkü güven duygusudur insanı insan yapan.
Bugün Dünyada ki diplomatik, siyasi ve ekonomik, sorunları bir yana bırakıp güzel şeyler paylaşmak istiyorum sizlerle.
Şükür ki güzel şeylerde oluyor hayatta.
Tanrı Misafiri…
Çat kapı gelen misafire tanrı misafiri denir.
Geçtiğimiz haftalarda ziyaretime gelen arkadaşlarımla yemek pişirmek yerine sohbet etmeyi tercih ettim.
Çünkü bu işi benim yerime yapacak bir yer vardı.
Bilirsiniz kıymalı ya da diğer adıyla etli ekmek vazgeçilmez lezzetlerimizdendir.
Kıymalının enfes yapıldığı yerlerden biride Aile Kasabı’dır.
Aile Kasabı sadece dükkanın ismi değil.
Gerçekten orada ailenizden birileri var.
Tıpkı Mustafa bey gibi.
Ne diyordum yemek yapmak yerine sohbet etmeyi tercih etmiştim.
Yemek saati geldiğinde ise Mustafa beyi arayıp “Aniden misafirim geldiğini söyledim ve yarım saat içinde şu kadar kıymalı ve ayran gönderebilir misiniz?” diye sordum.
Cevap, olumluydu.
Ancak ayran satışları ve evlere servis hizmetleri yokmuş.
Mustafa bey hizmette sınır tanımayarak bu sorunu da çözdü.
-Önemli değil hanımefendi.
-Kıymalıyı fırına gönderirim, ayranı marketten alırım, taksiyle de adresinize gönderirim.
Buraya kadar her şey yolunda sıra ödeme kısmında geldi.
– Ödeme içinde pos makinesi gönderin lütfen şu an üzerimde nakit yok dedim.
– Sorun değil hepsinin parasını ben öderim, şimdiden afiyet olsun dedi.
– Olur mu öyle şey bankadan hesabınıza göndereyim dediğimde ise
– Olur olur siz misafirlerinizle ilgilenin, musait olduğunuzda bir ara gelir ödersiniz dedi.
Kulaklarıma inanamadım.
Sonuçta telefonda ki bir sestim.
Numaramdan başka hakkımda hiç bir şey bilmiyordu.
Bu zamanda insan kimseye güvenemezken Mustafa beydeki bu güven duygusu nereden geliyordu?
Şaşkınlığımı gizlemeyip sordum.
Peki ya paranızı getirmezsem.
Mustafa beyin yanıtı oldukça netti, “Canınız sağ olsun.”
Haklıydı.
Çünkü güvenini boşa çıkarıp ödeme yapmasaydım Mustafa bey sadece 120 TL kaybedecekti.
Ama ben insanlığımı kaybedecektim.
Bu ne güzel bir hesaptır.
Bu ne güzel bir muhasebedir.
Sizlerin de huzurunda değerli hemşerimiz Mustafa beye bu insani yaklaşımından dolayı bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.
Şu bir gerçek ki;
Dünya dönüyorsa böyle güzel kalpli insanların hürmetine dönüyor.
Anlattığım olayın kahramanı Mustafa Ergin beyefendi.
Kendisi Yozgat’tın değerli esnaflarından sadece bir tanesi.
Yarım asırlık tarihe sahip olan Aile Kasabı markasıyla baba mesleğini devam ettiren Mustafa bey, 38 yaşında evli ve 2 çocuk babası.
Lise yıllarında çıraklıkla başlayan meslek hayatı Hacı Bektaşi Veli’nin “Ahilik” ilkesiyle şu an ustalık makamında.
Esnaflık ahlakına, mesleki etik kurallara ve insan olmanın şartlarına uygun bir yaşam sürdürüyor.
Böyle güzel şeyler küçük yerlerde olur diye düşünmeyin.
Nerde olursanız olun ve nerede yaşarsanız yaşayın fark etmez.
İnsan her yerde insandır.
Saygıyla kalın
Merhabalar Gülşah Hanım, Yozgatımız için iyi değerlere yer verdiğiniz için teşekkür ederiz. İyilikler paylaştıkça çoğalır düşüncesindeyim. Aslında neyi ne kadar paylaşırsan o kadar çoğalır, çoğa bölünür.