""

30 AĞUSTOS ZAFERİ’NİN ŞİFRELERİ « Yeniufuk Gazetesi

24 Nisan 2024 - 07:08

30 AĞUSTOS ZAFERİ’NİN ŞİFRELERİ

30 AĞUSTOS ZAFERİ’NİN ŞİFRELERİ
Son Güncelleme :

05 Eylül 2021 - 15:02

  1. Osmanlı tarım ve din devletiydi. Savaşarak bir yeri zapt eder, orayı tımar yapar, o bölgeden yeniçeri alır, Hristiyanlardan cizye toplardı. Orta çağda durum buydu. Tarım din topluluklarında geçerli ideoloji dindi. Osmanlı için de İslam’dı. Osmanlı çok dinli, dilli bir tebaa idi. 16 asli unsur içerisinde Türkler vardı. İç Anadolu, Toroslar ve Ege dağlarında yaşayan, ağırlıkla hayvancılık yapan konargöçer toplumlardı.
  2. Osmanlı 1299’da kuruldu. 1683 Viyana Bozgunu ile çöküşe başladı. Avrupa ülkeleri Rönesans yaparak bilimde, sanatta ilerlediler. Metalürji ve kimyadaki atılımları sonucu, ordusuyla var olan Osmanlı’yı yendiler. İngilizler, Fransızlar ve Ruslar, Osmanlıyı kendi aralarında paylaştılar. Birinci Dünya Savaşı bir bakıma Osmanlı’yı paylaşma savaşıydı.
  3. Osmanlı Rumeli’de büyüyerek imparatorluk haline geldi. Rumeli’nin sosyolojisi çok karışıktır. Rumlar, Bulgarlar, Hırvatlar, Arnavutlar, Karadağlılar, Romenler, Makedonlar karışık vaziyette yaşamaktaydılar. Hristiyanlık dininin Katolik, Ortodoks ve Protestan mezheplerine tabi idiler. 1789 Fransız Devrimi, Balkan coğrafyasında hayat buldu ve devletleşti. Sırplar 1804’de, Yunanlılar 1820’de diğer balkan halkları da 1900 başına kadar devletleştiler. En son Müslüman Arnavutlar da Osmanlı’dan koptular. Osmanlı 600 yıl hükmettiği coğrafyadan 1911 – 1913 yılları arasında yaşanan Balkan savaşları sonucu tüm Balkanları kaybetti. Tuna boylarından Meriç Nehri’ne çekildi. Osmanlı’nın üst rütbe askerleri hep Balkan kökenlidir. Mustafa Kemal Atatürk de balkan kökenliydi.
  4. Selanik gibi çok kültürlü bir ilde doğan Mustafa Kemal Atatürk, Yunan’ı, Rum’u, Arnavut’u, Hırvat’ı velhasıl kelam tüm Balkan halklarını çok iyi öğrendi ve içinde yaşadı. Balkanlar’da çeteciliği öğrendi. 1804 Sırp İsyanıyla başlayıp 1918 1.Dünya Savaşı arifesine kadar süreçte Türklerle bir arada bulundu. Bilfiil savaşlarda, vatan savunmasında, Balkanlarda, Çanakkale’de, Bitlis ve Muş’un kurtuluşunda Türkleri çok iyi tanıdı ve sevdi. Vatan savunmasındaki duyarlılıklarını ve yurtseverliklerini tanıdı. Türkiye Cumhuriyeti boşuna konmuş bir ifade değildir. 1800’lerden 1922’ye kadar vatan için bedel ödeyen Türklere olan saygıyı ifade eder. Kafkaslar ve Balkanlardan gelen, vatan kaybetmiş Türk orjinalitesinde olmayan bu bölgenin insanları da “Ne mutlu Türküm diyene” ifadesini severek kullanmışlardır. Bugün de hala öyledir. “Ne mutlu Türküm diyene” demek, Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla yurt kaybetmiş Kafkas ve balkan halklarının “Biz birlikte Türkiye Cumhuriyeti devletinde birlikte yaşayacağız” parolasıdır. Atatürk ve arkadaşları bu devleti yaratmıştır.

Hem Libya’da, hem Suriye cephesinde Arapları tanıdı. 1915 sonrası Vilayeti Sitte coğrafyasında Ermenilerden, Asurilerden arındırılmış bu coğrafyada Kürt aşiretlerinin yaptığı talanları gördü. Askerde ve iç güvenlikte görevli Çerkezleri tanıdı. 1855’de Kırım ve Kafkasya’nın kaybı ile tüm Kafkas halklarını tanıdı. 1820’den itibaren yurt kaybeden tüm Balkan halklarını sahada ve savaşta tanıdı. İstanbul’dan sonra en kültürlü Osmanlı şehrinin Selanik olması fikri gelişimini tamamladı.

  1. Osmanlı, 1. Dünya Savaşında 9 cephede savaşa katıldı. En az 1 milyon asker sevk etti. Savaş sonrası 1918 yılında imzalanan Mondros Mütarekesi sonucu tüm ordu dağıtıldı. İç güvenlik için Erzurum’da, Amasya’da, Ankara’da ve Konya’da az bir asker bırakıldı. Kurtuluş Savaşı bir tek Mustafa Kemal Atatürk’ün sayesinde olan bir hadise değildir. Büyük bir kadro hareketidir. İttihat Terakki ruhuyla, hayatı cepheden cephede geçen, yurt kaybetmiş ailelerin asker çocuklarıydılar. 1. Dünya Savaşı sonrası işlerini de kaybettiler. Bu yurtsever insanlar, batıda Yunan, doğuda Ermeni, Karadeniz’de Pontus Rum çetelerine, içerde ise halife yanlısı eşkıyaya rağmen, yurdu kurtarmayı, devlet kurmayı başardılar.
  2. Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı 1917’de Sovyet devrimiyle Rusların doğudan çekilmesidir. Lenin Atatürk’e hem para hem silah vermiştir. En önemlisi Ermeni tacizi, Sovyetlerin devreye girmesiyle bitmiştir. Doğu cephesi bu şekilde oluşmuştur. Kazım Karabekir’in varlığı Türkiye Cumhuriyeti kurulana kadar büyük güven vermiştir.

Güney cephesinde Fransızlarla anlaşarak çekilme sağlanmıştır. Kapitülasyonlardan dolayı Fransızlara alacak garantisi verilmiştir. Hatay’dan çekilmişizdir.

  1. Mustafa Kemal Atatürk, batı cephesinde Yunanla değil, İngiliz imparatorluğu ile savaşmıştır. 200 bin Yunanlı, 2 milyon 500 bin Rum’un yaşadığı batı bölgesine onun için çıktı.
  2. Ruslardan temin edilen silah ve mühimmatın toplamı 300 bin tondu. İnebolu’ya gelen bu kargolar o dönem Anadolu’da Hititlerden miras kalan kağnılarla taşındı. Bu taşıma halk tarafından bedavaya yapılmadı. İnebolu’dan Ankara’ya bir kağnı seferi o zamanın parasıyla 50 TL ödemeyle yapıldı. Bu paralar da Ruslar, Afganistanlı ve Müslüman Hindistanlıların gönderdiği altınla ödendi.
  3. Tüm ihtiyaçları halktan toplanan ve yeniden oluşturulan ordu, Kars cephesinden getirilen Krupp topları, Fransa’nın bıraktığı silah, araç – gereç, Ruslardan gelen silah parası ve Mustafa Kemal Atatürk’ün çıkardığı iki yasa (Asker kaçakları ve hainleri istiklal mahkemelerinde yargılaması yasası ve Tekâlifi Milliye yasası) ve atlı süvariler geri çevirme vurup kaçma taktikleriyle, Yunan ordusunu bozguna uğratmışlardır. Bu uğurda emeği geçen başta İsmet İnönü, Kazım Karabekir, Sakallı Nurettin Paşa, Fevzi Çakmak ve Ali Fuat Cebesoy gibi yüzlerce yiğit akıllı insan ve bu yurda emeği geçenlerin ruhları şad olsun. Onlar sayesinde varız.

SONUÇ

Yurt kaybetmiş Kafkas ve Balkan halklarının asker çocukları, Osmanlı’nın son kurmay askerleri, İttihat Terakki’nin Anadolu’daki aydınları ve askerlik nedeniyle işini kaybetmiş subaylar 30 Ağustos’u yaratmışlardır. 30 Ağustos, kurtuluşun ve kuruluşun başlangıcıdır.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.