Devlet ile destursuz Kürtler arasındaki çekişme Kürtlerle Türklerin kavgasına dönüşür mü? Ve son tahlilde devlet, “Kürtler ayrı bir devlet yapılanması içinde olsunlar, devletlerini kursunlar” noktasına gelince Türkler ne yapar. Ve tüm Kürtlere ne olur? Anadolu’da 1870 -1924 yılları arasında yaşanan o insanlık dışı olaylar yaşanır mı?
1984’e kadar Kürt’le Türk’ü din birleştiriyordu. PKK’nın 1980’den itibaren yaptığı terör Kürt ırkçılığını yaratmıştır. Özellikle Diyarbakır cezaevinde yapılan insanlık dışı işkenceler Kürt ırkçılığını kitleleşmesini sağlamıştır.
Türkiye’nin Türklerin çoğunlukla yaşadığı bölgelerde sağ-sol siyaset var. Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı bölgede yalnızca Kürt ırkçılığı var. Özellikle Kürt coğrafyasını da farklı siyasi düşüncelere PKK izin vermemektedir.
Türkler şunu sorguluyor. Kürtlerle birlikte yaşamak zorunda mıyız? Orhan Bursalı’nın Cumhuriyet Gazetesi’nde var olan fikri tescillenmiştir.
Akil adamlar İsmail Beşikçi, Orhan Bursalı, Kemal Burkay, Tarık Ziya Ekinci gibi samimi düşünürlerin akil adam olarak bu olayı TV’de tartışmaları ve illerde ilçelerde vatandaşı aydınlatma toplantıları çok gerekliydi.
Kürtler Türklere göre daha çok çocuk yapıyorlar. Bu bilinçli bir hareket mi? Yoksa eğitimsizliğin ve tarım toplumu olmanın mecburiyeti midir?
ABD-AB emperyalizmi Türkiye’ye karşı harekete geçmiştir. BOP’nin temel hedefi bir Kürt devleti yaratmaktır. PKK, “Kürt ulusal uyanışı ile devlet kuracağız” fikri Kürt kitlesini sarmış ve bu hedefe ulaşmak için tek yolun terör olduğunu da biliyorlar.
Türkiye’nin en kötü senaryo olan Türk-Kürt ayrışmasına göre tedbirler alarak dikkatli olmalıdır.
1900’lerın başında Ermenilerin yaşadığı sınır neresi, Kürtlerin yaşadığı yerlerin sınırları neresidir? ABD başkanı Wilson bu tarifi 1910’larda Ermenistan’a verilmesi gereken coğrafyayı şu şekilde tarif etmektedir: “Giresun’un doğu yarısı, Trabzon, Rize, Artvin, Erzincan, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Diyarbakır’ın Kuzey ilçeleri Kulp, Lice, Silvan, Siirt’in dağlık kesimleri, Bitlis, Muş, Van, Ağrı, Erzurum, Bayburt, Gümüşhane, Kars, Ardahan ve Iğdır.” Sovyet Ermenistan’ı ile birleştirip Karadeniz’e çıkış veriliyor.
Wilson, Diyarbakır’ı ve Güney ilçelerini, Batman, Hakkari, Şırnak, Mardin, Urfa ve Adıyaman’ı Kürdistan diye tarif etmektedir. Kürtler, Ermenilere bırakılan vilayetlere karşı çıktıkları için İstiklal Savaşına destek verdiler ve isyan çıkarmadılar. Çünkü gasp ettikleri Ermeni topraklarının ellerinden alınacağı korkusu ile Türklerle birlikte hareket etmeye mecbur oldular. Sadece Koç Giri Aşiretinin Tunceli, Sivas ve Erzincan yöresinde ayrı devlet kuracağız kalkışması İngilizlerin teşviki ile olmuştur. Çoğunluğu Sünni olan Kürtler, Alevi Koç Giri isyanına destek vermediler. 08 Eylül 2009 tarihinde Neşe Düzel’e Taraf Gazetesi’nde beyanat veren İsmail Beşikçi, “Türkler ve Kürtler ayrı ayrı yaşasınlar” derken 60’lı yıllardan başlayan 50 yıllık sosyolojik ekonomik bir tahlil sonucu bu senteze ulaşmıştı. Bu beyanı avukatları aracılığı ile İmralı’da duyan Apo bas bas bağırıyor. “İsmail Beşikçi bu işi bilmiyor” diyerek İsmail Beşikçi’ye kızıyor. Düne kadar Kürtlerin sarı hocası fikri önderi kötü adam oluyor, Kürtler milliyetçiliği sarı hocanın çalışmalarından öğrenmediler mi? Bu telaşın sebebi ne? Çözüm İsmail Beşikçi’nin toplumu aydınlatmasından geçiyor.
Ortaya söylüyorum köyün delisiyim.
Kürtler, “Yozgatlı faşist bir Türk” Türkler ise “Solcu idi şimdi Kürtçü olmuş” diyecekler. Oysa benim istediğim, aydın insan duruşumla bu topraklan yurt edinmiş, Türkün ve Kürdün bir arada barış içinde yaşamasıdır. Üreten büyüyen ve de paylaşımı adil bir demokrasi içinde kardeşçe yaşamak.
Türkler ve Kürtler suç ortağıdır. Bu iki suç ortağını birbirine düşürerek ata topraklarını (Anadolu’yu) ele geçirme arzusundaki emperyalistler ciddi savaş senaryosu içindeler. Türkler ve Kürtler bu oyunu bozmazlar ise bu coğrafya büyük trajedilere gebedir.
Kürtlerle Türklerin ayrı ayrı yaşaması dünyanın sonu olmaz. Kürdistan coğrafyasının denizi çıkışı yoktur. Fırat nehri buna en büyük engeldir.
Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı illerde her tarafa yazılan büyük büyük yazılan Ne Mutlu Türküm ifadesi Kürt’te “Bağımlı bir Kürdüm, özgür olmalıyım.” duygusunu geliştirmiştir.
“Şehitler ölmez vatan bölünmez.” Bu deyişi ulu orta kullanırız. Oysa ülkelerde bölünür. Ama sonucu ne olur?
ABD’den anlık istihbarat beklemek emanet uzuvla gerdeğe girmek gibidir.
PKK Doğu ve güney doğuda statü ve temsil yetkisi istiyor. Ben devlet olmak istiyorum diyor. Bunu söyleyene buyur al gücün yeterse denir.
Terör tavizle çözülmez. AB standardında demokrasiye evet, birlikte yaşama evet, teröre ve ölüme hayır.
PKK ile mücadelede 30 yılda 11 bin 735 şehit verilmiştir. 40 bin üzerinde militan etkisiz hale getirilmiştir. Boşaltılan mezra ve köy sayısı 3 bin 428’dir. Burada yaşayan 1 milyona yakın insan ata topraklarından koparılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti yılda 15 milyar dolar para harcamakta toplam harcanan parada 500 milyar doları bulmaktadır. Emperyalist ülkeler Türkiye’nin güçlenmesini kesin kez istememektedir. Bu para bölgenin kalkınması için harcansa idi doğunun da batıdan farkı kalmazdı.
PKK – KCK ile devrimci halk savaşını denemek istedi. %80 üzerinde oy aldığı Hakkari ve Şırnak bölgesinde kitleyi devlete karşı silahlı çatışmaya sokmaya çalışıyor. Ama kitle yekvücut bu olaya evet demiyor. Gündüz külahlı gece silahlı bölge insanı militanlar daha kitlesel eylemler koyuyorlar. Ama tüm halkın katılımı yok. TV’lerde kandil kandil diye olayın membağı gösterilen mekan bugün Hakkari ve Şırnak’tır.
Gel beni vur konumundaki baraka karakollar, sayısı azaltılıp 24 saat çalışılarak taş gibi yapılar haline getirilmelidir. Özellikle Yüksekova havaalanı acilen bitirilmelidir. Devlet devletliğini göstermelidir.
(Hasan Aslan Nurdoğdu – Makalelerle Yozgat kitabından) Sürecek.