""

4 yabancı şirket ve TMO, üreticiyi yok ediyor – 2 « Yeniufuk Gazetesi

24 Kasım 2024 - 03:17

4 yabancı şirket ve TMO, üreticiyi yok ediyor – 2

4 yabancı şirket ve TMO, üreticiyi yok ediyor – 2
Son Güncelleme :

12 Ağustos 2024 - 17:27

Çünkü eğer ki buğdayın uluslararası ticaretteki durumu nedir diye sorarsak bizim karşımıza ülkeler değil, ülkelerden çok daha büyük ölçeğe kavuşmuş şirketler karşımıza çıkıyor. O noktada bölümün başında ne diyeyim, TMO mu belirliyor buğdayın fiyatını yoksa ABCD mi belirliyor buğdayın fiyatını sorusuna da bu noktada cevap vermiş olabiliriz. Toplamda 200 milyon tonluk buğday ihracatının %80’i, %80 çok ciddi bir oran.
200 milyon tonluk buğday ihracatının %80’i sadece 4 tane şirket tarafından yapılıyor. Bu şirketlere de ABCD grubu deniyor. Neden ABCD grubu deniyor çünkü şirketlerin baş harflerin isimleri ABCD şeklinde düzenlenmiş.
Ben bu şirketleri sırayla söyleyeyim. Arthur Daniels Midland yani ADM birincisi, Bank ikincisi, Cargill üçüncüsü, Louis-Dreyfus Company, LDC bu da üçün dördüncüsü. Yani o Louis-Dreyfus’ta L’yi değil D’yi ciddiye alıyorsunuz.
Dolayısıyla böyle bir ABCD grubu çıkıyor. Şimdi ihracatta bu kadar bu kadar etkin olmaları bizi niye bağlasın? Yani bugünkü buğday fiyatıyla ABCD grubu arasında ne fark var? Şimdi 7 Haziran’da açıklanan buğday fiyatı ton başına 9250 TL. O günkü kurla yani 7 Haziran’da açıklandığı tarih itibariyle kurla bu rakam 287 dolara denk geliyor.
287 dolar bizi niye ilgilendirir? Yani buğdayın fiyatının dolar karşılığı ile niye ilgilenelim? İşte bu niye ilgilenelim sorusu üzerine sizinle 9000 kilometrelik bir yolculuğa çıkmamız gerekir. 9000 kilometre kadar batıya gidelim ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Chicago Eyaleti’ne uğrayalım. Chicago Eyaleti’ne niye gittik? Aslında uğramak istediğimiz yer Chicago Board of Trade.
Yani Chicago Borsası, Chicago Gıda Borsası diye kısaltabiliriz belki. Buğday fiyatının temel olarak belirlendiği borsanın adı Chicago Borsası. Şimdi biraz önce dedim ki 9250 TL’lik buğday fiyatının dolar karşılığı 287 TL.
O tarih itibariyle yani buğday fiyatı açıklandığı tarih itibariyle Chicago Board of Trade’deki buğday fiyatı ne kadar biliyor musunuz? 267 TL. Neredeyse aynısı. Hatta hatta dolar kurunda %8,5’luk bir değerlenme olursa ki yıl içinde olacaktır.
Yani en azından beklentiler o yönde. Bu durumda Türkiye’deki buğday fiyatı Chicago Borsası’nın da altında kalıyor. O halde tezgah bu haliyle biraz açığa çıkmış oluyor.
ABCD grubu, ABCD grubu buğday ihracatı konusundaki tekel konumları nedeniyle Chicago Borsası’na hakimler ve Chicago Borsası’ndaki fiyatı belirleyebiliyorlar. ABCD grubunun belirlediği fiyatı Türkiye’deki buğday çiftçisine duyurmakla görevli grubun adı ise Toprak Mahsulleri Ofisi. Toprak Mahsulleri Ofisi, Chicago Borsası’nda oluşan fiyatı Türkiye’deki çiftçilere duyurmakla meşgul.
Bu haliyle aslında Toprak Mahsulleri Ofisi’nin temel görevi Türk çiftçisini veya buğday üreticisini korumaktan çıkıyor. Aslında uluslararası tekellerin belirlediği fiyatı buğday üreticilerine deklara etmekle sorumlu tutuyor kendisini. Peki ne olur? Yani neden bu fiyatlar borsada belirleniyor? İşte o noktada buğdayın yaş meyve sebzeden, daha doğrusu hububat ve bakliyatların yaş meyve sebzeden farkı karşımıza çıkıyor.
Yaş meyve sebzeden ne farkı var hububatın? Stoklanabilir bir ürün olması gibi temel bir farkı var. 2 ayda hasadı yapılan fakat 12 ayda tüketilen bu ürün aslında ömrünün büyük çoğunluğunu büyük stoklarda, büyük depolarda, büyük silolarda geçiriyor. Haliyle bu durum buğdayı biraz özellikli bir ürün haline getiriyor stoklanabilir olması.
Neden özellikle bir ürün haline getiriyor? Eğer ki siz stoklanabilir bir ürün tasarlıyorsanız aslında siz tıpkı altın gibi, tıpkı petrol gibi bir emtia üretmiş oluyorsunuz. Emtia üretimi yapılıyorsa o zaman vadeli işlemlere konu olan bir ürün üretmiş oluyorsunuz. Yani 3 ay sonraki fiyatı, 6 ay sonraki fiyatı tahmin edilerek bir fiyatlama davranışı gelişiyor.
Ve bu fiyatlama davranışında da galip gelen aslında elinde çok fazla buğday bulunduranlar oluyor. İşte her ne kadar ulusal piyasanız çok rekabetçi olsa da veya çok satıcı çok alıcılı olsa da uluslararası sistem tekelleştiği için siz Chicago borsasındaki fiyatı Türkiye’ye dayatmak zorunda kalıyorsunuz. Eğer ki, eğer ki bu fiyatın altında bir fiyat açıklanırsa, bu fiyatın altında bir fiyat açıklanırsa elinde Türkiye’de elinde buğday olan, stokta buğday olanların malı değersizleşecek.
Ve bu Türkiye’den çıkmalarına, başka bir ülkeye yatırım yapmalarına neden olacak. Veya elinde yumrumdan az buğday varsa böyle bu piyasada, bu durumda da pahalıya almak zorunda kalacaklar. Bu da onları rahatsız edecektir.
Dolayısıyla TMO’nun temel görevi Chicago’da oluşan fiyatı korumaktır. Şimdi Chicago’da oluşan fiyatı korurken Konya’daki buğday çiftçisini korumak gibi bir görevi var mı? Şimdi normal şartlarda var fakat işte zaten kriz de burada devreye giriyor. Bu görevini yerine getirmiyor TMO.
Hangi görevinden bahsediyorum? Bu noktada 2006 yılında, daha tam tarih vermek gerekirse 18 Nisan 2006 yılında yürürlüğe giren bir tarım kanunumuz var bizim. Bu tarım kanunu diyor ki, 19. maddenin B bendinde diyor ki, fark ödemesini tanımlamış kanun.
Fark ödemesi şöyle, çiftçilere üretim maliyetleri ile iç ve dış fiyatlar dikkate alınarak fark ödemesi desteği verilir. Fark ödemesi desteği öncelikle arz açığı olan ürünleri kapsar. Her yıl fark ödemesi kapsamına alınacak ürünler ile ödeme miktarları Cumhurbaşkanı tarafından belirlenir diyor kanun.
Maalesef henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan arpayı ve buğdayı bu kapsama almadı. Fakat hem Ziraat Mühendisleri Odası hem de Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Türkiye’deki buğday üretim maliyetlerinin açıklanan fiyatın üzerinde olduğunu kamuoyuna duyurdular. Ziraat Mühendisleri Odası’na göre 1 kilogram buğday üretmenin maliyeti 11 TL.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin verilerine göre 1 kilo buğday üretmenin maliyeti 10 lira 87 kuruş. Buna karşılık PMO’nun açıkladığı buğday fiyatı 9250 TL. Neden? Çünkü Chicago fiyatı bu.
Eğer ki Chicago fiyatı buysa ve biz Türkiye’de bir açık pazar haline gelmişsek o halde bunu kabullenmek zorunda mıyız? Bu biz birinci soru. Diyelim ki bunu kabullendik, diyelim ki bunu kabullendik böyle bir bakış açımız var. O halde yerli üreticiyi korumak devletin görevi değil mi? Kanun, nizam zaten bu yönde oluşturulmamış mı? Buna karşılık siz çiftçiyi korumuyorsanız o zaman gelecek yıllarda buğday üretimini nasıl devam ettirmeyi düşünüyorsunuz? Çünkü, çünkü en son tarımsal görünüm saha araştırma raporu yayınlandı.
Tarımsal görünüm saha araştırma raporuna göre geçen sene 51 olan çiftçi yaş ortalaması bu sene 53.4’e çıkmış durumda. Aynı rapora göre her 100 çiftçinin %86’sı 40 yaşın üzerinde. Eğer ki siz çiftçinize, kendi çiftçinize bu kadar zulüm ederseniz ürün yetiştirecek çiftçi bulamazsınız.
Bugünkü çiftçilerin çocukları üretime devam etmezler. Ve dolayısıyla yakın zamanda tarımda bir ani duruş riskiyle karşı karşıya kalırız. Emperyalizmi çok uzaklarda aramaya gerek yok.
Emperyalizm aslında kurumlarıyla, parasıyla, puluyla içimizdedir. Dışsal bir olgu değil, içsel bir olgudur. Bugün de bu şekilde buğday fiyatlarına alternatif bir bakış geliştirmeye çalıştık.
Teşekkür ederim, hoşçakalın.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.