Dedikoduyu çok seviyoruz.
Her yerde dedikodu edecek bir ortam buluyoruz.
İnsanın fıtratında var olsa gerek.
Bazen bu dedi kodular yapıcı oluyor.
En azında bizlerin, sizlerin göremediğini bir başkası çok rahat görüyor.
O zaman bunun adına dedi kodu değil yapıcı uyarılar denebilir.
İnsanız yanılabiliriz, yanlış kararlar verebiliriz, yanlış adımlar atabiliriz. Bu yüzden bir başkasının sözlerini de dinlemeliyiz.
İki Yozgatlı bir araya geldiğinde laf döner dolaşır Yozgat’ın gündemine gelir.
Bu konuşma sonunda Yozgat’ın gelişmediğine, hatta geriye gittiğine, ekonomik olarak her geçen gün il olmaktan uzaklaşarak büyük ilçe olma yönünde olduğu görüşünde hem fikir olunur.
Bazı Büyük ilçelerle karşılaştırma yapılır, çevre İller gelişiyor büyüyor Yozgat’ın neden göç veriyor denir.
Seçilmişlerin çalışmadığından bahsedilir, seçilmişler seçim vaatlerinden durmadıklarından söz edilir.
Çevre İller de birçok organize bitmişken bizde bir organize dolmadı denir. İkinci, üçüncü sorgulanır.
Komşu İllerden fabrika yatırımları her gün artarken Yozgat’ta kapanan fabrikaların durumu gözler önüne serilmeye çalışılır.
Çevre İllere devlet yatırımları geliyor bizim İl’e selam bile vermiyor denir.
İşsizlik, masaya yatırılır, eğer böyle giderse Yozgat ekonomik olarak, sosyal olarak iyi günlerin beklemediğine hükmedilir.
Bu olumsuzluğun sorumluları dile getirilir, kaçırılan fırsatlar, iyi yönetemeyen yerel yöneticiler, siyasiler hedef tahtasına konularak yargılanırlar.
Bir araya gelince eleştirenler yetkilileri, seçilmişleri görünce sanki söyleyenler kendileri değil gibi seçilmişleri gördüklerinde sus pus olmayı ihmal etmezler.
En kötüsü ise, Yozgat’ın kötü yönetildiğini, söyleyen insanlarımız, düşüncelerini kesinlikle yerel yöneticiyle, milletvekiliyle paylaşmaya yanaşmadıkları gibi, başkalarının kendi adlarına davranmalarını isterler.
Yozgat’ın kötüye gittiğini savunan Yozgatlı yerel yöneticiyi, milletvekilini, siyasetçileri gördüğünde hemen yüz doksan derece dönüş yaparak, Yozgat’ın çok iyiye gittiğini, bunu çok sayın yerel yöneticiye, sayın milletvekiline ve pek değerli siyasilere borçlu olduğumuzdan dem vurmaya başlar.