Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Yozgat’ın kaybolan değerleri

Bu haberin fotoğrafı yok

Toplum olarak çok önemli, hatta kritik bir süreçten geçiyoruz. Adına ister “zamanın ruhu” deyin ister “dijital çağın dönüşümü”, yaşadığımız çağ insanı hem bireysel hem de toplumsal olarak yeniden şekillendiriyor. Ne yazık ki bu dönüşümün bizden götürdükleri, getirdiklerinden çok daha fazla. İnsani ilişkilerde samimiyetin yerini çıkar hesapları alırken, güvenin yerini şüphe, dayanışmanın yerini ise yalnızlık almış durumda.

Küresel düzlemde yaşanan bu değer erozyonundan elbette Yozgat da nasibini alıyor. Anadolu’nun bağrından çıkan, tarihine, kültürüne, örf ve adetlerine sıkı sıkıya bağlı olan bu kadim şehir Yozgat’ımız da, artık her geçen gün biraz daha kimliğinden uzaklaşmakta. Elbette gelişmeliyiz, elbette dönüşmeliyiz; ama bu değişim, sahip olduğumuz değerleri silip süpürmemeli. Ne var ki geldiğimiz noktada, “komşunun komşuya selamı” bile dijitalleşmiş, samimiyet yerini şekle bırakmış durumda.

Eskiden söz senetti, bir el sıkışma büyük bir güven ifadesiydi. Sepetle, senetle, kefaletle işler yürür, insanlar arasında bir bağ kurulur; bu bağ, ne enflasyona yenilirdi ne de zamana. Bugün ise nakit para dahi bir güven unsuru değil. Çekler, senetler, imzalar arasında boğulmuş bir toplumla karşı karşıyayız.

Daha da vahimi, toplumun genelinde adalet ve hakkaniyet duygusunun yerini, “kişisel menfaat” anlayışı almış. Artık bir şey eğer bizim işimize geliyorsa “doğru”, gelmiyorsa “yanlış” kabul ediliyor. Kriterlerimiz vicdandan değil, çıkarlarımızdan şekilleniyor. Bir kişinin bizimle ilişkisi iyi ise yaptıkları hoş görülüyor; ama aynı kişi bir başkasıyla ters düştüğünde, o kişi artık “yanlışların adamı” ilan ediliyor. Oysa değerlendirmenin kişilere göre değil, çoğunluğun ortak faydasına ve ilkelere göre yapılması gerekir. Bugünün ilişkileri büyük ölçüde menfaat temelinde şekilleniyor. Bir dostluğun ömrü, çoğu zaman bir anlaşmazlığa kadar sürüyor.

Yozgat gibi vatanseverlik duyguları güçlü, aile bağları sağlam, kültürel zenginliği köklü bir şehirde bile bu çözülmeyi görmek gelecek açısından son derece endişe yaratıyor. Köy ve mahalle kültürü, imece usulü yardımlaşmalar, bayram sabahları kapı kapı ziyaretler; ne yazık ki artık sadece birkaç ailenin sürdürmeye çalıştığı gelenekler haline geldi. Teknolojinin nimetleri bizi bilgilendiriyor ama aynı zamanda birbirimizden koparıyor. Dijital ekranlara saplanmış gözlerimiz, yanı başımızdaki insanları göremez hale geldi.

Bu karamsar tabloyu dağıtmanın yolu, yeniden “biz” olmayı hatırlamaktan geçiyor. Mahalledeki yaşlı amcanın halini hatırını sormak, ihtiyaç sahibine görünmeden yardım etmek… Bunlar küçük ama çok büyük dokunuşlardır. Maddi gelişmişlik ancak manevi temeller üzerinde gerçekleşir.

Yozgat olarak, Anadolu’nun bize yüklediği bu değerlere sahip çıkmaz zorundayız. Toplumun en sağlam yapısı, kardeşlik duygusudur. O kardeşliği yeniden inşa etmek, sadece yöneticilerin, siyasetçilerin değil, hepimizin görevidir.

 

 

 

Reklamı Geç