“Devleti devlete çatar/it gibi pusuda yatar/ kan döktürür silah satar/Amerika katil katil” dedi Mahsuni Şerif.
Gönül gözü açık olan âşıklarımız-şairlerimiz-ozanlarımız taaa çok önceleri bu kanayan yaraya sazları sözleriyle parmak bastılar. Ödülleriyse ya kodes, ya sürgün, ya faili meçhul, ya da yargısızinfaz oldu hep.
Oysaki Mehmet Emin Yurdakul:
“Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et, unutma ki şairleri haykırmayan bir millet sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir” deyişiyle hassasiyetini dile getirmiştir.
Bu düstura inanan, iman eden gerek Solcu gerekse Sağcı-Ülkücü-vatanperver yiğitler dışta düşman, içte şerefsiz işbirlikçilere karşı durup bedelini canlarıyla ödediler.Hedefteki haini işaret ettikleri için bertaraf edildiler, ne yazık ki!
Buna da aymaz-gafil yöneticiler payende olup sessiz kaldılar.Aslında teşhis ilerici kişilerce konulmuş, tedavi yöneticilere bırakılmıştı sadece.Ama kendilerinden bihaberler ile şimdiki üst akıl denilen ağırabilerin telkinleriyle-dürtmeleriyle yok edildiler.
İslam ve Türk düşmanı İkinci Dünya Savaşındaki İngiltere Başbakanı: Winston Churchill:
“Türkler’ i güç ve ağırlık olarak yüz grama çıkarmamalı, elli grama ise hiç düşürmemeliyiz. Biraz kuruyunca sulamak, biraz yeşerince budamak gerekir. Eğer Türklerin elinden İcap kitapları olan Kur’anı alamazsanız, onları mümkün değil yenemezsiniz. Öyleyse şimdiden Türkiye’ye karşı dinsizlik silahlarını çevirerek, onları en hassas imanlı kalplerinden vurmaya hazır olunuz”demiştir.
İşte bugün Türkiye üzerine oynanan bütün oyunların temelinde yukarıdaki görüş yatmaktadır.
Sahne: Dünya
Yönetmen: İngiltere
Dekor/Kostüm: ABD
Dublörler-figüranlar-oyuncular: Tüm İslam âlemi.
Sonuç: Hilal ile Haçın savaşı.