“Naylon çorap giyemedim”- “Pınara testi koydum /damla damla dolacak/Benim sevdiğim oğlan/Başöğretmen olacak” manileriyle köyde yetişen gençlerin gönüllerinde yer edinen idealistleri saygıyla selamlıyor, aziz hatıraları önünde eğiliyorum. Aramızdan sonsuzluğa gidenlere rahmet, yaşayanlara sağlık diliyorum.
Fırıncının hamur, terzinin kumaş, sobacının teneke daha yüzlercesini sayacağımız mesleklerin araç-gereçleri çeşitli materyalden olduğundan hatalı veya eksik imalatında düzeltme imkanı mevcuttur ama öğretmenin malzemesi insandır, geniş düşündüğümüzde geleceğimizin çocukları gençlerimizdir. “Ağaç yaş iken eğilir” atasözü bu doğrultuda söylenmiştir. Ayrıca çocuk, donmamış beton gibidir üzerine ne bilgi dökerseniz öyle kalıplanır. Yanlış yönlendirme, bozuk öğretim, yazboz eğitim milletimizin geleceğine, devletimizin teminatına konulan dinamittir adeta! Ola ki düzeltmeye kalkışılırsa ya elde patlar ya muhatabını ya da kendisi imha eder.
“Şu gelen kimdir diyorsunuz/Davranışında bir temkin/Yürüyüşünde bir itina/Konuşmasında bir özen/Yüzünde bir tebessüm/Cebinde bir kitapçık varsa/ bilin ki o öğretmendir/Selamlamak gerekir”. diye övünçle betimlenen öğretmen duruşunu tüm camiayı canı gönülden genellemek isterim ama bu meziyetleri özellikle de yeni yetişenlerden bazıları özümseyememiş ne yazık!
Bakıldığında öğretmen ile öğrenciyi, veliyi ayırmak oldukça güç şimdi. Hatta kimi öğrenciler, yırtık pantolonlu, küpeli, saçlı sakallı, tokalı erkek öğretmenlerle, minili badili streçli taytlı yüksek ökçeli punk saçlı genizleri yakan parfümlü öğretmenlerden daha düzgün giyiniyor, daha güzel kokuyorlar. Bozuk aksanla, sokak ağzıyla öğrenciye ders anlatmaları ve çocuklara hitapları mahelle kopukları edasıyla jest ve mimikleriyle çocukların hayret (oha!) ünlemlerini değiştirmelerine yol açtı bile! Her 24 Kasım Öğretmenler Gününde nalıncı keseri oldum adeta. Son gördüklerim, izlenimlerim beni testere olmaya itti.
Yağma yok: Bir sana bir bana!
Öğretmen demek ömürboyu örnek kişi demektir. Gerek davranışıyla gerek konuşmasıyla, gerekse giyimi kuşamı duruşuyla özellikle temizliğiyle, donanımıyla öğretmendir. Emekli oldum okul bitti diyemezler, çünkü görevleri ancak hak vaki olduğunda paydos zili çalar ve saygıyla anılarak ölümsüzleşirler.
Diğer konu: Saldırgan, darpçı, seviyesiz veliler! Geriye dönüldüğünde bu mahlukların imalinde aile eğitimi ve görgüsünün yanında öğretmen boşluğu görülür. Bu ve benzer velilerin çocukları da ebeveynlerinden aldıkları güçle yanlış davranışlar sergilemektedirler. Zira eğri ağaçtan doğru ok çıkmaz. İlgili makamlarca bir an önce olumsuzlukların giderilmesini temenni ederken mahalle parklarına mahkum edilmiş başta emekli öğretmenlerin maddi sıkıntılarının giderilmesi, geçinebilir maaş düzeyine denkleştirilmesi dileğimdir. Baba dediğimiz devlet sözünü tutmalıdır. Seçimlerde sakız gibi çiğnenen 3600 çürüdü mü yoksa!