""

Barış güvercinlerini özledim « Yeniufuk Gazetesi

28 Kasım 2024 - 07:52

Barış güvercinlerini özledim

Barış güvercinlerini özledim
Son Güncelleme :

16 Ocak 2017 - 7:00

 

Terörün tırmandığı, tankların kızgın asfaltlarda izler bıraktığı, mavi bereliler diye tabir edilenlerin bölgeyi denetlediği, Sedat Bucak zamanında, Diyarbakır’a giderken Siverek’e geldiğimizde saatlerce askeri konvoyları beklerdik ve onların eşliğinde vukuatsız yerimize ulaşabilirdik ancak, yetmişli dönemlerde altı yıl boyunca Diyarbakır’daydım. O sürede Ömerli’den, Hasankeyf’den tutun da Hilvan, Silvan, Midyat, Gercüş, Mardin, Bitlis, Mutki, Kığı, Genç, Elazığ, Nusaybin daha saymakta zorlandığım onlarcasını gezdim. O yörenin kültürünü, halkını iyi bilenlerdenim, birçoğuyla dostluklarım sürmektedir hala. Örneğin: Antalya’da “Anadolu Halk Ozanları ve Sanatçılar Derneği” yönetim kurulundan Ramazan Yıldırım(DİYARBAKIRLI ÂŞIK REMZANÎ)gibi güzel bir dostum, ötesinde kardeşim var. Sazıyla, sözüyle, besteleriyle yöresinin duruluğunu-paklığını, hıçkırığını, dilinin döndüğünce haykırarak geniş kitlelere duyurmaya çabalıyor. Bestesinin birinde: “Evliya diyarı Diyarbekirim/ yaktılar-yıktılar nasıl edeyim-nere gideyim/ Diyarbekir ağlar ağlar karabahtına/dış güçler bakmaz gözün yaşına/ Remzani kurban kara taşına/diyerek taaa derinden sesleniyor, öyle ki iç yangını dağı-taşı inletiyor adeta.

İşte geçmişte salt düşüncesi ve kimliği sebebiyle kardeşleri birbirine düşürmediler mi? Bakıldığında aynı coğrafyada kız alındı, kız verildi, ötesinde akrabayız biz; kimin sorgusu, neyin hesabı, hangi haritanın peşindeyiz? Hatta küçük oğlumun doğumu Diyarbakır’da gerçekleşti, aklımın ucundan bile geçmedi gelip de Antalya’da kimlik çıkartayım diye. Oğlum, bizim güzel ülkemizin Güneydoğu’nun Paris’i Diyarbakır’dan. Nüfus kâğıdında doğum yeri: “ Diyarbakır” yazıyor. Peki, o hangi tarafta değerlendirilecek? İşin en korkutucu yanı bu işte!

Türkiye, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Kürt’üyle geniş bir yelpazedir. Bana gelince balkan kökenli Türk’üm, komutan kızıyım, vatanperverim, ne komünist, ne faşistim, hümanistim sadece, yazıncıyım ama yeterince entelektüel bile olamıyorum, şeffafım-netim, göründüğüm gibiyim işte!

En doğrusu budur: Ülke ve ülküden ödün verilmez, kabahati görmezlikten gelmek, ilgiliyi tekrara sevk eder, süreç ilerledikçe de uyumsuzluğu hak sanmaya zemin hazırlar çünkü.

Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet toleransla teşkil edilmedi, sınırlarımız böyle çizilmedi. Halkın alın terinden nemalanıp huzurunu kaçırmaya kimsenin hakkı olamaz. Her yerde terör kol geziyor,  medya; kan, gözyaşı haberleriyle dolup taşıyor. IŞİD-DAEŞ-YPG-PYD-PPK belası başımızda.  Suriyelilerin çaresizliği, kahrolası İsrail ve emperyalistlerin umursamazlığı, 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışması sonrasında “Fırat Kalkanı” operasyonu. Elbette ki Suriye’nin devlet bütünlüğü korunmak zorundadır, tersi durumunu düşünmek bile istemiyorum. Karmaşık bir coğrafyayı temsil ediyor, ötesinde ülkem için endişeleniyorum. Her gün şehit haberleriyle sarsılıyoruz. Kolay değil dayanmak; analar–babalar-bacılar–ağabeyler-kardeşler-çocuklar hep birlikte cayır cayır yanıyoruz.

Canımızı yakanların canı yansın!

Ülkemde barış güvercinlerinin takla attığı günleri özledim artık!

 

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.