“Aras Aras han Aras /Bingöl’den kalkan Aras/Al başımdan sevdayı/Hazar’da çalkan Aras” türküsüyle hasretimizin bitmesini ve yeniden o güzel günlere dönmeyi arzuluyoruz, hem de çok.
Mustafa Kemal Atatürk: “Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir” demiştir. Yine benzer ifadeyle Haydar Aliyev: “Biz bir millet, iki devletiz” diyerek kardeşliğimizi, en doğrusu bütünlüğümüzü-bölünmezliğimizi perçinleyici sözlerle işaretlemişlerdir.
Haçın hilale düşmanlığı dün nasılsa bugün de aynı, hatta daha şiddetle katlanarak sürmektedir. Siyonist oyunların başında gelen en büyük tezgâhlardan birisi İslam’ın ve mazlum milletlerin hamisi olan Türk Milletinin arasındaki kültür birliğini bozmaktır. Bu oyunların en korkunç örneklerinden birisi de Azeri ve Türkçe isimlerin sinsice ayrıştırılmasıdır. Oysaki “Bir tarlanın ekini, bir çınarın dalıyız/kanımızın rengi var/Albayrağın alıyız”der bir ünlü ozanımız.
Azerbaycan’daki şairleri irdelediğimizde; hem etnik hem de evrensel alanda gayet başarılı örnekler sunuyorlar, bazen hüzünle beraber anılırlar, gözleri buğulu, kalpleri aşk acısıyla doludur. Ayrıca sözleri notaya dökerek kaliteli müzik yapmayı bilenlerin yaşadığı ülkedir.
Oğuz Atanın evlatlarıyız biz
Aslında: çok devlet tek milletiz. İşte bu ülkünün ışığında eserler vererek gönüllü kültür elçiliği yapan, kardeş şairlerimizden Nazile Gultac, Azerbaycan’da olduğu kadar Türkiye’de sesini duyurdu. Şiirleriyle, çevirileriyle aramızdaki sosyal köprüyü örerek bağımızı sağlamlaştırdı.
Eğri oturup doğru konuşursak eğer, Sovyetler Birliği döneminde toplumcu gerçekçilikten başka akım ve Rusçadan başka dil tanımayan bir idare altında kendilerini bin bir zorlukla geliştirmişler, bir yerde Azeri şiir ekolü oluşturmuşlardır. Ne yazık ki tarihteki Ermeni zulmünü- baskısını hala üstlerinde hissetmektedirler.
Fakat bugün yazılan Azeri şiirinin yapısal olarak hece ölçüsü ve içerik olarak aşk ve kahramanlık ile sınırlı olarak tanımlanması ise bence çok yanlıştır.
Doktor Şair Nazile Gultac, hasretin vuslata dönüşmesinin heyecanlı bekleyişiyle “Türkiye” şiirini kaleme almış.
TÜRKİYE
Ben hayranım/ Yavşan kokulu çöllerine/Ak örtülü Ağrı Dağına
Karadeniz gözlerin/Marmaris bakışların
İniş- yokuş yolların/ Mukaddes bir yolumdur
Mehmetlerin kanıyla/ yoğurulan bir kalesin Türkiye
Azerbaycan gibi/yüreğimde kalesin
VATAN
Parçalanıp elenmişsin/Oğulları mülteci sen
Dili- dilim bölünmüşsün Vatan
Dağlarına dağ çekilen/Bağlarına dert ekilen
Gözü yollara dikilen Vatan
Harıgülü bende düşen/Bülbülleri derde düşen
Yolları kemende düşen Vatan
“Bu şiirlerimi kalbi ilahi sevgi ile çarpanlara armağan ediyorum. Gül-çiçeklerden yapraklardan, bulutlardan, dağlardan, kaynaklardan, pınarlardan doğmuş şiirlerim. Benim gönül dünyam şiirlerimde saklı” derken şair, kendini şöyle anlatıyor:
Nazile Gultac doktor, şair. Bakü’de yaşıyor. Dâhiliye uzmanı. Azerbaycan Yazarlar Birliği üyesi. Prezident teqadçüsü.
“Suya yazılan sevda”, “Yeşil pıçıltı”, “Kalbden dudağa”( Bakı),” Ben gönlümü bilmez miyim” ( Ankara) şiirler kitabının yazarı.
Şiirleri Azerbaycan’da olduğu gibi, Türkiye’de de “Kardeş kalemler”, “Türk edebiyatı”, “Bizim Ece”, “Yaşam Senet” Dergilerinde yayımlandı.
Nazile Gultac defalarca Türkiye’de şiir şölenlerine katıldı. O, Türkiye yazarlarıyla sıkı dostluk içinde. Şair, bazı yazarların hikâye kitaplarını da çevirdi ve Bakü’de yayımlattı.
Yine birçok şairin şiirlerini çevirdi, çeşitli gazete ve web sitelerinde yayınlattı.
Nazile Gultac, Türkiye’yi de Azerbaycan kadar seviyor. Türkiye’nin her hoş gününe seviniyor, acısını kendi acısı biliyor.
“Yeşil pıçıltı” nağmeli edebi meclisinin başkanı, üniversite bitiren iki evlat sahibi.
Şiirlerinde vatan, millet bayrak temasını işleyen şair, gönül imbiğinden süzülen duygularla aşkı dizelere dökmüş, sevdanın büyüsünü okuyucularla paylaşmıştır.
Seni düşüne düşüne
Seni düşüne düşüne sensizim yine/Sararıp uykusuzluktan gözleri kıpkırmızı
Ağlamaktan sesi batmış hasretin/ mesut olamadım
Böyle hayatta seni nasıl yaşatayım/Sensizlik yaşatıyorum bir ömür boyda
Yalnızlık yağıyor gözümden/Gam eleniyor den den.
Komşuda bir ocak yanıyor/Bana tütsüsü geliyor
Sensizlik imdadıma yetmiyor/Seni düşüne düşüne
seni bekliyor sensizliğim…
“Bana bir söz söyle” şiiriyle sözcüklere can vermiştir adeta.
Bana bir söz söyle/Kanadında uzaklara gideyim
Nerede olsam/O söze secde edeyim
“O söz içimi ısıtsın/ Sensiz beni konuştursun
O söz heykele dönsün/ Gözlerime görünsün
Sıcaklığına bürünüp /kendimi avutayım
Bu dünyanın ağrısını/acısını unutayım
Bana bir söz söyle/Süzülen ışığını avuç avuç içeyim
Yüreğime bahar gelsin çiçek açayım”
Ana amacı hastaları sağlığına kavuşturmak için büyük çaba harcayan, uyumaksızın tutulan nöbetin ardından bile yaşamsal konularda sıfır hatayla karar vermesi beklenen bir tıp doktoru Nazile Gultac.
Velhasıl ulvi bir meslek olan doktorluğa koşut edebiyatla da uğraşan, nitelikli eserler sunan, yaşamına birçok güzellikleri sığdıran doktor şairi gönülden kutluyor, eserlerinin daha geniş kitlelere ulaşmasını temenni ediyorum.