Basın; bir şehrin vicdanıdır, hafızasıdır, nabzıdır. Kamuoyunun gözü, kulağı ve sesi olma misyonunu üstlenen basın mensupları, bulundukları şehirlerin gelişiminde ve kalkınmasında önemli bir rol oynar. Biz gazeteciler yalnızca haber yazmaz, aynı zamanda toplumun değerlerini korur, sorunlarını gündeme taşır ve çözüm yolları için farkındalık oluştururuz. Ancak ne yazık ki, bu kutsal görevi yerine getirirken son yıllarda giderek derinleşen ekonomik darboğazla da mücadele ediyoruz.
Gerek ulusal ölçekte, gerekse yerel düzeyde faaliyet gösteren yazılı ve görsel medya kuruluşları, artık ayakta kalabilmek için kelimenin tam anlamıyla mücadele veriyor. Özellikle yerel basın; artan matbaa maliyetleri, dağıtım giderleri, baskı zorlukları ve reklam gelirlerindeki ciddi düşüş nedeniyle çok zor bir süreçten geçiyor. Son dönemde uygulamaya konulan tasarruf tedbirleri kapsamında kamu ilan gelirlerinde yapılan kesintiler, birçok yerel gazete için adeta hayati damarların daralmasına neden oldu.
Oysa bizler, bulunduğumuz şehri sadece yaşadığımız yer olarak değil; dertleriyle dertlendiğimiz, sorunlarıyla mücadele ettiğimiz, gelişmesi için çabaladığımız bir emanet olarak görüyoruz. Kaleme aldığımız her haber, yazdığımız her köşe yazısı, yaptığımız her röportaj; Yozgat’ın kalkınmasına, sosyal yapısına ve kültürel değerlerine bir tuğla koymak içindir.
Kamuoyunu bilgilendirme görevimizi yerine getirirken, aynı zamanda meslek ilkelerimizden de asla taviz vermiyoruz. Şehir ve ülke gündemini ele alırken, kimseye zarar vermemeye, iftira atmadan, karalamadan, bilgi kirliliği yaratmadan haberlerimizi sunmaya özen gösteriyoruz. “İnce eleyip sık dokuyarak” kaleme aldığımız her satırda sorumluluğumuzun farkında olarak hareket ediyoruz.
Belki siz değerli okuyucularımız bir haberimizi 3-5 dakika içerisinde okuyorsunuz ama o haberin ardında saatler süren bir emek, araştırma, doğrulama süreci ve titiz bir hazırlık vardır. Haber mutfağında çalışan her gazeteci; yağmurda, çamurda, sıcakta, soğukta, mesai mefhumu gözetmeden haberin peşinden koşar. Çünkü biliyoruz ki; doğru bilgilendirilmiş bir toplum, sağlıklı kararlar alan bir toplumdur.
Ancak içinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte, yerel basının daha fazla desteklenmesi gerektiğini her fırsatta dile getirmek istiyoruz. Sadece kamu kurumlarının değil, yerel işletmelerin, sivil toplum kuruluşlarının, hatta bireylerin de yerel basına sahip çıkması gerekir.
Son olarak Biz gazeteciler, kalemimizi halkın vicdanı olarak kullanmaya, doğruya doğru, yanlışa yanlış demeye devam edeceğiz. Tüm zorluklara rağmen; mesleğimizin onurunu koruyarak, halkın haber alma hakkını savunarak yolumuza devam edeceğiz.
