""

“Dert bir değil elvan elvan” « Yeniufuk Gazetesi

24 Kasım 2024 - 05:58

“Dert bir değil elvan elvan”

“Dert bir değil elvan elvan”
Son Güncelleme :

19 Aralık 2019 - 7:00

Tarihimizi ABD arşivliyor, bizimkilerin haberi bile yok! Antalya’da benzer nitelikte yüzlerce yazar-şair- ressam- müzisyen yaşıyor.
Bazıları hariç kültür festivalleri, kitap fuarları, gitar sunuları, türkü dinletileri, resim sergileri adeta semt pazarlarına dönüştü. Ürünün çürüğü de var kalitelisi de! Kültür ürünlerini çöpe benzetmek yanlış olur belki ama davetliler arasında seçme/seçilme olmadığından ya da yeterince titiz davranılmadığından intihalci, kopyacı, kolaycı, fotokopici, alyapıştırcı, niteliksiz, şahsına münhasır kişilerce birçok hurda teşhir ediliyor.
Antalya’daki kitap fuarlarının birinde ilköğretim çağındaki çocuklara beldenaşağı fıkralar içeren ve yerel dernek yazarı tarafından imzalanıp çeşitli şirinlik ve şaklabanlıklarla dondurma ya da sakız parasına öğretmenleri rehberliğinde getirilen öğrencilere satılırken şahit oldum, uyardım. Düşündüğüm, ötesinde üzüldüğüm, stantlara bunları kontrolsüz oturtan sorumluların yanında, çocukların ne aldığına bakmayan öğretmenler adınadır.

Soruyorum
Kitap fuarında uydurma, kamyon arkası,  sokak ağzıyla sözde kaleme alınmışlara eser muamelesi yapanları başıboş bırakmamın manası nedir? Ortaya masa atıp elinde tuttuğu kitabı sallayarak: “Gel abla, gel abi, gel gel!”diye çığrışanları, okuyucuyu kolundan çekiştirip zorlayanları hiç sormayın!
Evine ekmek götürmeye çabalayan gariban seyyar satıcılara kuş uçurtmazken bu bilgi zehirlenmesine nasıl şemsiye olunur anlayamıyorum!
Kültür yozlaşmasını önlemek için icabında kültür zabıtası olmak gerekir!
İçinden olanı görmezden gelme gibi bir huyumuz var işte! Hangi kültür müdürlüğü araştırma yaptı, hakkımızda ne biliyorlar?

Kentte kaç kişiyiz?
Kendimi anlatmak, övünmek gibi niyetim hiç olmadı olmaz da, olsaydı eğer elli yıl beklemezdim: Naçizane yakın tarih romanlarım belgesel niteliği taşıyor ki, ABD daki Stanford/ Dük/ Portland/Ohayo/Kaliforniya ve Berkeley üniversitelerin kütüphanelerinde raf planlarıyla verilmiş. Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencilerine E kitap olarak sunmuş belgesel niteliği taşıyan romanlarımı. T.B.M.M kütüphanesine almış. Ayrıca Ege Üniversitesi kaynak kitap olarak göstermiş. Yine birçok şair arkadaşımın eseri TRT sanatçıları tarafından bestelenip okundu, ödül aldılar,  çoğu da birbirinden değerli.

Gelelim müzisyenlere:
Kültür müdürlükleri külü hep önlerine deşiyor! Bundan dolayı ya kendi meşreplerinde veya hemşeri kayırmacılığıyla her fırsatta aynı kişileri sahneleyerek görücüye çıkartıyorlar sanki. Yüzgörümlüğü de onların cebine elbette ki!

Usta-çırak ilişkisi Türk Milletinin geleneğindendir. Bu sistem sanat ve zanaat ayırmaksızın işler.

Kültür müdürlükleri il dışından sanatçı davet ederken içindekini görmezden gelemez, elinin tersiyle itemez, itmemeli.
Özellikle basamağı yeni tırmanmaya başlayan gençlere fırsat tanıyarak onları teşvik etmelidir. Başat görevi zaten budur! Yoksa döner koltuklarda yaylanarak herkes oturur. Bir de devletin tanıdığı imkânları aynı ve benzer şahısların hizmetine sunmanın adını da koyamıyorum.

Araştırın!
Uzağa gitmeye gerek yok, yine ailemden örneklersem eğer: Oğlum yirmi beş yıllık müzisyen, gitarist. Ülkemizin gururla söz ettiği Metin Akpınar ile Zeki Alasya’nın oynadığı “Güle Güle” filminin müziğinde yer aldı. İsveç- Almanya ve

Mısır’daki dinletilere davet edildi. Şarm El-Şeyh ya da kısaca Şarm’da Sina Yarımadası’nda Kızıldeniz kıyısındaki bir tatil kentinde gemide ve

turizm merkezinde aylarca rock-blues dinletileri gerçekleşirdi. Antalya’daki “Magic Life-Mardan” gibi saymakla bitiremeyeceğim diğer önde gelen otellerde sanatını icra etti. Yabancılar bile önemseyip röportaj yaparken bizimkiler bihaber!

Sadece ailemdeki iki sanatçıyı anlattım. Antalya’da yüzlercesi yaşıyor hepsi de çok yetenekli, kıymetli-değerli. Benden söylemesi, gerisini de siz araştırıp bulun bizahmet!

Sürmeli diyarı YOZGAT

Köşe yazılarım, Antalya Basını Hayat Dergisi, Muhabir Dergisi, Nokta Dergisi, Azerbaycan ve Yozgat Yeni Ufuk Gazetesinde yayınlandığı için Anadolu’muzun gözbebeği, Sürmeliler diyarı Bozok’ta da benzer-ortak sorunlar var illa ki diyerek iki kelam etmeden geçemedim.

Türk Edebiyatına, Türk müziğine, Türk sporuna nice önemli isimler nice şampiyonlar vermiştir Yozgat.
İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya başta olmak üzere daha sayısız kentimiz Yozgatlı’ya evsahipliği yapmaktadır.
Bilindiği gibi ekonomik ve diğer sorunlar sebebiyle göç engellenemiyor haliyle.
Kıymetler, değerler bir bir başka illere kayıyor.

Erozyon
Yozgat’ta geleneksel olarak kutlanan Sürmeli Festivaline söz ettiğim sanatçılar, sporcular, türkücüler, bestekârlar, şairler, yazarlar ne sıklıkta davet ediliyor acaba, yoksa hiç hatırlanmıyorlar  mı?

Yozgat Yerel Basın arşivinden incelediğim kadarıyla Türkiye’ye mal olmuş isimlere aşağı yukarı son on yıldır pek rastlayamadım. Sayabilirim: Bayram Bilge Tokel, Hasan Kaplani, Murat Balaban, Mustafa Tatlıtürk, Şair Yusuf Özcan, Ozan İlhan Eray, Hasan Mutlu

( ressam), Selahattin Bölük, Serhat Bölük, Hüseyin Uğurlu, daha istemediğiniz kadar sıralayabilirim.

“Dert bir değil elvan elvan”
Velhasıl kültür müdürlüklerinin titiz davranıp secici kurul( komisyon)oluşturmaları özellikle de geniş araştırmaları gerekmektedir, ötesinde şarttır! Yoksa filanca falanca derneklere bırakılan yetkiyle yürütülen etkinlikler ucuz etin yahnisi misali olur!

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.