""

Dünden bugüne Yozgat’ın hikâyesi-2 « Yeniufuk Gazetesi

2 Mayıs 2024 - 09:22

Dünden bugüne Yozgat’ın hikâyesi-2

Dünden bugüne Yozgat’ın hikâyesi-2
Son Güncelleme :

27 Temmuz 2022 - 17:35

14 bin 123 km2 yüzölçümüne sahip ilimiz, Akdağmadeni bölgesinden çıkan Delice Çayı 30 lt./sn. Çekerek Çayı 18 lt./sn., Kozan Çayı 10 lt./sn., Yozgat Bişek Özü ile toplam 65 lt./sn. akarsuyu ile yılda metrekareye ortalama 350 kg yağış alır. Ancak Akdağmadeni, Çayıralan, Çandır, Sarıkaya ilçelerimiz yılda metrekareye 700 kg civarında yağış alır. Yozgat coğrafyası plato olarak tanımlanabilir. Ortalama denizden yüksekliği 1000 – 1300 m.’dir. Aydıncık 700 m., Yerköy 770 m ile rakımı en düşük ilçelerimizdir.

Ankara – Sivas karayolu olarak bilinen ve uluslararası E-yol ağının bir parçası olan E88 karayolu ilimizi ikiye böler. Bu yolun güneyinde kalana kesim ova Yozgat’tır. Yolun kuzeyinde kalan kesim içinse dağlık Yozgat tabirini kullanmak isabetli olur. Çünkü kuzey Yozgat’ta hayvancılık, güney Yozgat’ta tarım yapılır. Genellikle buğday, nohut, yeşil mercimek ve fiğ ekilir. Suyu olan yerlerde ise pancar ve fasulye ekilir. Bu konulara yazımızın ilerleyen kısımlarında detaylı olarak değineceğim.

HİTİTLER DÖNEMİ

Günümüzden tan 4 bin yıl önce Anadolu’da; Tokat, Yozgat, Çorum üçgeninde, Çekerek Çayı ve Kızılırmak arasında ilk devlet düzeni Hititler tarafından oluşturulmuştur. Özellikle Boğazkale merkezli arkeolojik araştırmalar sonucu elde edilen taş objeler görülmeye değerdir. Hititler ile Mısır’da yerleşik yeni Mısır Krallığı arasında gerçekleşen Kadeş Savaşı’nı sonlandıran, Mısır Firavunu 2. Ramses ile Hitit Kralı 3. Hattuşili arasında, bazı kaynaklara göre MÖ 1280 yılında yapılan ve dünya üzerinde yapılan yazılı ilk antlaşma olan Kadeş Antlaşması, yapılan kazılar neticesinde 1906 yılında bu coğrafyada bulunmuştur. Yozgat merkeze bağlı Büyük Nefes Köyü’ndeki taş objeler ilimiz tarihine ışık tutar. Bunların dışında Kerkenes Harabeleri de ilimizde yerleşik hayatın 5 bin 500 yıl geriye kadar gittiğinin kanıtıdır. Hititler ile ilgili daha detaya girmek uygun değildir.

BÜYÜK İSKENDER

Aslen Makedon olan Büyük İskender, Anadolu’ya Balkanlar’dan gelmiştir. Zile Kalesi’ni fethettikten sonra Himalayalara ulaşarak Hindistan’ı işgal etmiş, Ön Asya’yı ele geçirmiştir. İskenderun’u ihya etmiş, Mısır’da İskenderiye şehrini kurmuş tarihi bir şahsiyettir. Anadolu’da ise Hitit topraklarını zapt etmiştir.

“Veni, vidi, vici.” geldim, gördüm, yendim anlamına gelen ünlü sözler Zile’de söylenmiştir.

BİZANS İMPARATORLUĞU ZAMANINDA YOZGAT

İlimiz topraklarında Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu da hüküm sürmüştür. M.Ö. 27 yılında kurulan Roma İmparatorluğu’nun başkenti, bugün İtalya’nın da başkenti olan Roma şehriydi. M.S. 395 yılında yaşanan bölünmenin ardından Bizans İmparatorluğu adını alan devletin başkenti Konstantinopolis (İstanbul) olmuştur.

İlimiz Anadolu’nun tam ortasında yer almaktadır. Sarıkaya ilçemiz de Yozgat’ın merkezi konumundadır. Bir kaplıca kenti olan Sarıkaya, Roma ve Bizans İmparatorluğu dönemlerinde lejyon kenti olmuştur. Buradaki kaplıcalar Roma-Bizans askerlerinin karargâhı konumunda kullanılmıştır. Roma döneminde Anadolu’da şehir devletler mevcuttu. Kayseri, Sivas, Niğde, Nevşehir, Tokat, Amasya ve Ankara şehir devletlere yurt olmuş coğrafyalardır. Hepsinde de kale bulunur. Devlet yöneticileri bu kalelerde ikamet ederdi. İlimizde bu kalelere örnek olacak tek yapı Akdağmadeni ilçemizde yer alan Muşali kalesidir. İlk kimin yaptırdığı ile ilgili bir bilgiye ulaşamadım ancak, kale inşa tekniği bakımından Erzincan – Kemah, Elazığ – Harput kaleleri ile benzerlik taşır ve aynı teknik donanımdadır. Van merkezli Urartularca yapıldığı kanaatindeyim.

Evet, Sarıkaya lejyon şehri idi. Sıcak su kaynağı burasını cazibe merkezi kılmıştır. Burada kullanılan mermerler Çayıralan’ın yüksek dağlarında bulunan mermer ocaklarından temin edilmiş, yapıların planları Roma’dan gelmişse de yapılar, buranın yerlisi Ermeni taş ustaları tarafından yapılmıştır.

BÜYÜK SELÇUKLU ZAMANINDA YOZGAT

1070 yılında Anadolu şu şekildeydi;  Kars-Van çizgisi Bizans İmparatorluğu ile doğuda Sasaniler diye tarif ettiğimiz Acemlerin arasında sınır bölgesiydi. Burada yoğun olarak Kars Şehri, Ani Şehri, Van Şehri, Vaspurakan Krallığı şehirleri, Bitlis kale devletleri, Erzurum-Horasan, Oltu, İspir gibi Ermeni şehir devletleri mevcuttu. Erzurum kaleler şehridir. Kırsalda başka kaleler de mevcuttur.

1071 yılında Sultan Alparslan’ın, Bizans İmparatoru Kral Romen Diyojen’i yenmesi ile Göçer Türkmenler aşiretler halinde Anadolu’ya göçmeye başladı. O zamanlar Doğu Anadolu’da Ermeniler, Urfa –  Mardin yöresinde Süryaniler, Karadeniz’de Pontuslular, Ege ve Akdeniz’de ise Rumlar çoğunlukta yaşıyordu. Bizans İmparatorluğu, Sasaniler sınırına kadar olan coğrafyada şehir devletleri kontrol ediyordu. Kırsalda ise iyi bir tarım mevcuttu. 1000 yıllarına kadar Anadolu, tahıl ekilen, arpa ve buğdayın şehir devletlerinin pazarında satıldığı bir yerleşim yeriydi. 1071 sonrası bölgeye gelen Göçer Türkmenler şehirlerden ziyade boş olan yaylaları tercih etti. Tüm Toroslar, Ege dağları bakirdi. İç Anadolu’da ise Çiçekdağı, Dinek Dağı, Elmadağ, Bolu dağları, Aygar Dağı, Ilgaz Dağı, Hasan Dağı, Şeker Dağı velhasıl kalesi olan şehirlerin yayla kesimleri çok bakirdi. Daha önceden yerleşik hayata geçenler ise ya nehir kenarlarına ya da deniz kenarlarına yerleşmişlerdi.

1071 sonrası Anadolu kırsallarında Türkmen atalarımızın yerleştiği otlak alanlar olduğu için dağlık beldeler boştu ve atalarımız buralara yerleşti. (Sürecek)

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.