Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Geleceğe Adanmış Bir Gün ‘‘23 Nisan ’’

Bu haberin fotoğrafı yok

Her yıl aynı heyecanla uyanıyorum 23 Nisan sabahına. Henüz gün ışımamış oluyor ama zihnimde tören çoktan başlamış. Bugün sıradan bir gün değil. Bugün, çocukların günü. Ama en çok da onların gözlerindeki ışığı gören bir öğretmenin kalbinde büyüyen bir bayram.
Okulun kapısından girer girmez ilk duyduğum ses, çocuk kahkahaları. Minik ellerinde Türk bayrakları, saçları taranmış, ayakkabıları pırıl pırıl… Her biri sanki birer çiçek gibi açmış bahçeye yayılıyor. Onları izlerken gözlerim ister istemez sahneye çevriliyor. Şiir sırası bekleyen öğrenciler, kostümlerini düzelten veliler, heyecanla göz teması arayan çocuklar…
Okul bahçesi sabahın erken saatlerinden itibaren bir tören alanına dönüşüyor. Sandalyeler diziliyor, ses sistemi kuruluyor, son prova yapılıyor. Öğrencilerim ellerinde ezberledikleri şiirlerle yanıma gelip son kez okumak istiyor. Her birinin gözünde hem korku hem gurur var. Onları yüreklendirmek için eğilip fısıldıyorum: “Atatürk, bu günü sizin için armağan etti. Bu sahne sizin.”
Ve sonra başlıyor tören.
Şiirler okunuyor, şarkılar söyleniyor, halk oyunlarıyla bahçe adeta nefes alıyor. O anlarda sadece bir öğretmen değilim; aynı zamanda bir izleyici, bir anne, bir çocuk oluyorum. Çünkü o sahnede sadece öğrencilerim değil, Türkiye’nin yarını var.
Her yıl bu törenin içinde Atatürk’ü bir kez daha hissediyorum.
O, yalnızca bir komutan, bir devlet adamı değil; aynı zamanda bir düşünce öncüsüydü. Cumhuriyet’in temellerini atarken sadece bugünü değil, yüz yıl sonrayı da düşünüyordu. En zorlu koşullarda bile umudunu kaybetmeyen, milletin yeniden doğuşunu çocukların masumiyetinde görebilen bir liderdi.
23 Nisan’ı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı günü, çocuklara armağan etmesi tesadüf değil; bilinçli, güçlü ve bir o kadar da zarif bir tercihti. Çünkü biliyordu ki bir ülkenin geleceği, çocukların yüreğinde, hayalinde, eğitiminde şekillenir. Barışı kurmak için tanklar değil, kitaplar gerekir. Toprakları korumak kadar zihinleri aydınlatmak da önemlidir.
İşte bu yüzden, savaşların içinden barışı çıkartan bir lider, bir milletin en kıymetli gününü çocuklara emanet etti.
Ve o kutlu hitabıyla hepimizi sorumluluğumuzla baş başa bıraktı:
“Küçük hanımlar, küçük beyler; sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, birer bahtiyarlık parıltısısınız.
Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz.
Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız.
Sizlerden çok şey bekliyoruz.”
Bu sözler, yalnızca çocuklara değil; biz öğretmenlere de bir vasiyettir.
23 Nisan, yalnızca bir bayram değil. Bir ülkenin umudunu, barışa ve çocuklara emanet etme cesaretidir.
Ben de bu umudun içindeyim. Her yıl yeniden.
Her 23 Nisan’da, çocuklarımın gözlerine bakarken Atatürk’e söz veriyorum:
Onları yalnızca okutmayacağım, aynı zamanda ışıklarını büyüteceğim.
“Geleceği şekillendirecek eller, bugünün çocuklarında gizli. 23 Nisan, umutla büyütülen her bir adımın bayramıdır! Kutlu olsun!”

Reklamı Geç