Toplantıda 2018-2019 eğitim öğretim yılına hazırlık çalışmaları kapsamında İmam Hatip Ortaokulları ve İmam Hatip Liselerini tanıtım programı, yeni sınav sistemi, yenilenen İmam Hatip müfredatı konuları ele alınarak istişare yapıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan İmam Hatip Platformu Yozgat İl Temsilcisi Hüseyin Durusoy, “Eğitim sistemimizdeki amaç; ülkemiz ve milletimiz için değerlerine bağlı, kültürüne sahip nesiller yetiştirmektir. Bunun yolu da Diyanet ve müftülük aracılığı ile Kur’an kurslarımız, sübyan okullarımız, Milli Eğitim Müdürlüğü’nde, İmam Hatip Ortaokulları, İmam Hatip Liseleri, Üniversitelerde ise İlahiyat Fakülteleri’nden geçiyor. Devletimiz tarafından bu kurumlarda din eğitimi kaliteli bir şekilde veriliyor.” dedi.
Eğitimcilerin en önemli görevinin öğrencilerin kaliteli ve nitelikli eğitim alabilmeleri sağlamak olduğunu belirterek okul müdürlerine seslenen ve yeni eğitim öğretim müfredatı hakkında bilgiler veren Yozgat İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Yazıcı, “Milli Eğitim Bakanlığımız tarafından ortaöğretime geçiş sınavı ile ilgili bir sistem kuruldu. Bu sisteme çok hazırlıklı olmamız lazım. İmam hatiplerin müfredat programı, okullarımızda yapılan etkinlik ve faaliyetler, çocuklarımızın hangi ortamda eğitim aldıklarını, bunları velilerimizle bire bir görüşerek, toplantılar yaparak, broşürler hazırlayarak anlatmamız gerekiyor. Yozgat Milli Eğitim Müdürlüğü olarak tek amacımız eğitimde başarı seviyesini daha yukarılara taşımak, bunun için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu ortamın hazırlanması başta olmak üzere her zaman işbirliği içinde olduğumuz Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Salih Karacabey’e eğitim camiası adına teşekkür ediyorum.” dedi.
Ülkemizde devletin yönetimi ve gözetiminde yürütülen eğitim ve öğretimin iyi bir model olduğunu, bunun iyi kullanılması, geliştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Salih Karacabey, “Üniversitelerde İlahiyat Fakülteleri, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitimin lise ve dengi okullarında görev yapanlar aynı davanın ve aynı görevin elemanlarıdır, hepimizin sorumlulukları var. Üniversitelerde İlahiyat Fakültesi’nde gerçekten başarılı mezun edemiyorsak, ilkokula da, ortaokula da liseye de iyi bir din eğitimcisi gönderemiyoruz demektir. Dolaysıyla biz İlahiyat Fakültesi’nde dini doğru öğretecek ve doğru temsil edecek öğrenciler yetiştirmemiz gerekiyor. Her birimizin, şartlar ne olursa olsun kendi görevimizi olması gerektiği gibi yapmak zorunda olduğumuzu hissetmemiz icap ediyor. Ülkemiz, milletimiz ve geleceğimiz için sorumluluklarımızı yerine getirmeyi unutmamalıyız.” dedi. İmam Hatip okullarının, ülkemizde din eğitimi ve öğretiminin sağlıklı verildiği kurumlar olduğunu ifade eden Rektör Prof. Dr. Salih Karacabey, “Diğer okullarımızda da Kur’an-ı kerim, siyer, din kültürü dersleri var. Eskisinden çok daha iyi imkânlarda din eğitimi ve öğretimini verme imkanımız var. Eğitim dinamik bir yapıdır. Çağ ve şartlar değişiyor. Değişen şartlara göre öğrencilere ulaşmanın, onları olması gerektiği gibi eğitebilmenin yollarını geliştirmemiz icap ediyor. Bu noktada hepimiz sorumluyuz. İmam Hatip okullarımız geleceğin din eğitimcisini yetiştirebilme açasından önemli. Diyanet teşkilatımızın, Milli Eğitim Bakanlığı ve İlahiyat Fakültesi desteği ile Üniversitemizin birlikte program yaparak, birlikte çalışarak ülkemizin geleceğinde sağlıklı din eğitimi ve öğretimi açısından faydalı olacağına inanıyorum.” diye konuştu.
YÖK eski üyesi Prof. Dr. Halis Ayhan’da geçmişten günümüze din eğitimi öğretiminde İslam ülkeleri ve Türkiye’nin bilgi çağı toplumunda neler yaptığı konusundaki tecrübelerini katılımcılarla paylaştı. Okul Müdürlerine seslenen Prof. Dr. Ayhan, “Bizden öncekiler din eğitimi ile ilgili neler yapmış onu iyi incelmek lazım. Geçmiş dönemlerde uygulanan eğitim sisteminin başarıları var, başarısızlıkları var. Başarıları daha iyiye daha başarılı hale getirmek, başarısızlıklar ne ise onu asgariye indirmek, iyiye yöneltmek bugünkü eğitim kadrosunun elinde. Bu bilinçle eğitim vermek ve öğrencileri iyi yetiştirmemiz gerekiyor.” dedi.
Hem orta hem de Yükseköğretimde İslam ülkelerinin çok büyük yanlış içinde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ayhan, “Arap ülkeleri, Ortadoğu, Afrika ülkeleri Kur’an-ı ve hadisi bir bütünlük içinde nedense doğru anlayıp, doğru yorumlayıp uygulayamıyor.” ifadelerini kullandı.
