Bekir Amca aradı beni sabah, evet evet bizim gazetenin sahibi Bekir Amca. Öyle coşkuluydu ki sesi. Sen nasıl bir yazar oldun dedi, gönüllere dokunan, utandım ne diyeceğimi bilemedim, sustum. Anladı sanırım, konuşmaya devam etti. Hemen de yüzüm kızarır benim, övgü dolu bir cümle duysam. Alışık değilim belki ondandır. Metin Bey aradı beni dedi, gazeteyi almış, sen göndermişsin, bizlerin de yazısını okumuş dedi, tanışmak için aramış, sohbet ettik, yakında ayrılıyormuş huzurevinden.
Telefonu kapatır kapatmaz aradım huzurevini, odasında değilmiş ulaşamadım, olacak ya işte, mektubu yanımdaydı, cep telefonu vardı, arasam aramasam diye tereddüt ettim, aramaya karar verdim. Metin Amcayı dünya gözüyle görmezsem, gözüm açık kalır, nereye gidecekti hem öğrenmeliydim. Aradım. Cepten ilk kez konuşuyorduk, ilk Meltem Yozgat’tan dediğimde hem şaşırdı, hem sevindi beklemiyordu ki. Mektuplaşmak için anlaşmıştık. Çaktırmadım ben, Bekir Amcayla konuştuklarını bildiğimi. Başladı anlatmaya… Sonra dedi ki, kızım ayrılmaya karar verdim, nereye dedim. Nerde kalacaksın demeden, Muğla’ya gidiyorum,huzurevi yolculuğum burada son buluyor. Ameliyattan sonra kendime bakamadığım için yerleşmiştim huzurevine, toparladım be kızım dedi. Elim ayağım tutuyor şükür. Hem geçen gün müdür bey daha sırada 19 bekleyen kişi var dedi be kızım. Birilerimiz gitmezse, ihtiyaç sahipleri nasıl huzurevinde kalır yavrucuğum dedi. Dedi ama, gel bu cümleden sonra, bir de bana sor, yutkunamadım, ağlayamadım, ses tonumun değiştiğini duysun istemedim. Ne güzel insansın sen Metin Amca dedim. Bu güzel ülke, sen gibi insanlar sayesinde hala dimdik ayakta deyiverdim sadece.
Ya düşünceye bakar mısın. Kaçımız böyle düşünür ki? Elimizin on parmağından az. Ne kadar şükrettim anlatamam. Seni Allah karşıma çıkardıysa bir bildiği var dedim kendime. Arada kara pamuğum dedi konuşmalarında, kızma he mi dedi, kızımı da öyle severdim. Kızımı soracak olursan dokuz yaşından beri görmüyorum be yavrum. Hepimizin bir yarası var işte. Benim yaralarım da çocuklarım. Çağatayına, oğluna iyi bak, mutlaka bir müzik aleti çalmayı öğrensin, en güzel kitapları, şiirleri okusun. Ben inanıyorum, yaptığına ama baba yüreği var be kızım, kanayan yaralarım var…
Huzurevinde her yer ağaç, çiçek ekmek gerek dedi. Sipariş verdim, Konya’dan gelecek. Huzurevinin bahçesinde çiçek görmeden gitmem dedi. Ben de ağzımı açtım, dinliyorum bir yandan diyorum ki, bizde yok sendeki bu enerji, bu yaşam sevinci.
Artık elim ayağım tutuyor, huzurevini sırada bekleyenlere bırakmak gerek, yer işgal etmeyim diyen kaç kişi daha gelecek güzel ülkeme bilmiyorum. Hayat hikayesini sorgulamak bana düşmez elbette ama tek bildiğim bir de dokuz yaşlarında ayrılmak zorunda kaldığı, göremediği kızının özlemiyle yanan bir yürek. Hepimizin yaraları var be Metin Amca, doğru söyledin, ağzına sağlık da, sendeki yürek kaçımızda var orası da meçhul… Saygılar.