Evet, dünya ne zaman çağ atlayacak biliyor musunuz? Ben söyleyeyim, hadi, yine iyisiniz, kopya veriyorum. Kadın Hakları kavramı yok olduğunda… Zor iş be dostum kadın olmak. Bu yüzyılda hala, kadın hakları için uğraşıyoruz.İnsanlığın bir ayıbı değil mi sence. Bir bütün olmayı neden beceremiyoruz anlamıyorum. Kadın kadın, erkek erkek işte. Asıl mesele insanız hepimiz. Bunu hatırlamıyoruz. Bizden olmayan kimse varsa, güçlüysek, ezip geçiyoruz. Kadın-erkek tartışması, Türk-Kürt, Alevi-Sünni vs….Liste uzayıp gidiyor. Demiyor ki kimse insanız biz. Kimsenin kimseden üstünlüğü yok. Şükrediyoruz değil mi, Müslüman topraklarda doğduğumuza… Doğmaya da bilirdik oysaki ?
Annem ölmeden bir gün önce, KADEM Başkanı Fadime Solmaz Hanım beni aradı ve görüştük. Kadın varsa ben de varım dedim. Annem hep şunu söylerdi, kadınlar için yapılan her çalışma, cennet bahçesinde çalışmaya benzer kızım. Yapmak istediklerini sakın erteleme, başaramazsan olduğun yere geri dönersin, yolu biliyorsun. Ben de annemin dediği gibi cennet bahçesinde çalışmaya karar verdim.
Ben umutluyum. Siz Yozgat halkı, siz de umutlu olun. Adı her ne kadar Kadın ve Demokrasi Derneği de olsa kadın ve erkek desteklemeliyiz. Sesinizi duyar gibi oluyorum bazılarının, “Hayır kadınlar baş mı kaldıracak” diye. Ben de hayır diyorum. Kadınlar haklarını kullanacak, kadın kadın rolüyle birlikte kendini geliştirecek. Aile bütünlüğü, kadın ve erkeğin huzuru ile olur. Bir bütün olarak ele alınmayan bir aile sorunu tabi ki çıkmaz sokaklarda dolaşıp, durur. Bizlerin amacı aile yapısını da güçlendirerek, kadınların sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasal hayata aktif katılımlarını sağlayarak, kadınların demokratik haklarının bilincinde olmalarını destekleyici, mesleki gelişimlerine yönelik projeler ve aktiviteler gerçekleştirmek.
Kadının en kutsal görevlerinden biri de annelik. İyi yetişmiş bir anne, çocuğunu da iyi yetiştirecek ve insanlık adına güzel bir adım atmış olmayacak mı?
Bu dernek kadınlarımızla olmaz sadece dostlar, el ele yol almalıyız.
Ben televizyon seyretmem, dizi nedir bilmem. Sinemasever bir insanım. Türk sineması da sevdiğim söylenemez. Yabancı filmlere baktığımda, artık sinema sektöründe onlar aile bütünlüğüne, sevgi, saygı üzerine filmler yapıyorlar. Bizim dizilerimize, filmlerimize bakacak olursak, sanki bizden uzak değiller mi?
Gelelim kısa kısa beyin fırtınası yapmaya. Çocuklarımıza kitap oku, ders çalış diyoruz, çocuk bize bakıyor, elimizde kumanda televizyon karşında bir anne baba. Ders çalışır mı? Kitap okur mu ? Cevaplar, sizde kalsın. Benim felsefem çocuk gördüğünü yapar, kitap okuyan bir anne baba gören bir çocuk, mutlaka kitap okuma alışkanlığına sahip olacaktır. Sanatçıların çocuklarına bakalım, mutlaka sanatın bir dalıyla uğraşır, neden? Çünkü hep öyle sanatla uğraşan bir anne, bir baba görmüştür de ondan.
Çocuklarımızı Yozgat’ta olsa, bekleyen tehlikeler arasında, sigara ve en önemlisi uyuşturucu var. Ben görmedim, bilmem ama sokak aralarında görenler olmuş, çocuklarımıza hap vs. satanları. Aman dikkat. Lütfen çocuklarımıza dikkat edelim. Bağırıp, çağırmaktan geçmiyor bunun yolu bilesiniz. Örnek insan kelimesi ne kadar uygun kaçar bilemedim de, örnek olalım çocuklarımıza. Kitap okuyarak mesela. Televizyonda saçma sapan programları kapatıp, bu akşam kitap okumaktan başlayalım. Yaşımız geç demeyin, Mimar Sinan en ünlü eserlerini 55 yaşından sonra yapmıştır, bilesiniz… SAYGILAR.