Donmak nasıldır bilmiyorum, hele donarak ölmeyi tahmin bile edemiyorum. Sabah uyandığımda Sarıkamış fotoğrafı sandım, Allah Allah dedim bu tarihte değildi ben mi yanlış hatırlıyorum, bir başka arkadaşım 2018 yılında yine aynı manzara yazınca,haberlere baktım, ve o an sıcak yatağımdan kalkmanın utancını yaşadım.
Biz çocukken, evimiz sobalıydı ve annem kışın üşümeyin yeter ki ders çalışın diye mutfağa bile göndermezdi bizi nur içinde yatsın.Biz üşümek nedir bilmezken, askerlerimiz donarak ölüyor. Benim yüreğim kaldırmıyor, sağa sola dönüyorum, tekrar tekrar haberlere bakıyorum inanacak gibi değil, aklımda yine deli sorular…
Tarih artık sadece Sarıkamış’ı yazmayacak, Tunceli ‘deki donarak şehir olan iki askerimizi de yazacak. Keşke olmasaydı demek için çok geç. Rabbim ailesine, yakınlarına sabır versin.
Ülkemiz çok zorlu yollardan geçti. Ne savaşlar gördü, ne şehitler verdi. Onlar bizim için canlarını hiçe saydılar. Şimdi sıra bizde, bizim elimizden gelense,vatanımız için çok çalışmak, iyi bir ebeveyn, iyi bir vatandaş olmak, işimize sıkıca sarılmak, ülkemiz için yapabiliyorsak bilimsel, sanat, spor çalışmalarına katkıda bulunmak. Biz de Türkiye olarak bayrağımızı her yerde başarılarımızdan söz ettirerek dalgalandırmak.
Askerlerimizi yaz kış demeden bizim güvenliğimiz için çalışıyor ve donarak ölüyorsa bir vefa borcumuz var. Bu sene ilk kar hepimizin yüreğine kor gibi yağdı bu haberle. Yaktı geçirdi bizi. Şimdi sıra bizde…