Okulun son ders zili nihayet çaldı. Okul idaresi, bu son saatleri kültür dersleri olarak ayarlıyordu. Hasanın bu derslere pek ilgisi olmadığından, dersler bitmek bilmezdi. Hasan atölye derslerine bayılırdı. Hasan Meslek lisesinin metal işleri bölümünde okuyor idi. Hasan defterlerini kitaplarını toplayıp evin yoluna düştü. Eve geldiğinde babasını, bahçede tek başına son derece üzgün bir şekilde otururken gördü. Acaba babasını bu derece üzecek ne olmuştu. Merakla yaklaşıp
“Hayırdır babam, birşey mi oldu?” dedi
Her zaman Hasan’ı gördüğünde gözlerinin içi gülen babası bu defa bırak cevap vermeyi Hasan’ın yüzüne bakmamış başını bile kaldırmamıştı. Babasının bu hali Hasanı daha fazla meraklandırmıştı. Hasan, babasını yalnız bırakmayı tercih ederek durumu annesinden öğrenme yoluna gitti.
Hoş bu durum da babası ona bir şey anlatacak gibi durmuyordu.
Koşar adım eve çıktı. Kitaplarını alelacele odasına bıraktı annesine baktı. Anneside oturma odasının penceresi önünde üzgün üzgün oturmuş babasına bakıyordu.
Hasan “Hayırdır İnşallah” diyerek,
usulca annesinin dizlerinin dibine oturdu.Gayet yumuşak bir sesle
“Hayır olsun anam. Bu ne haldir. Babam orada sen burada, babamın ağzını bıçak açmıyor. Bir sıkıntı yoktur inşallah “dedi
Annesi gözlerini güçlükle babasından çekip Hasana baktı.
“Bilmiyorum Hasanım dedi.
“Anlat bakalım anam, sen şu olanı biteni baştan sona”
Annesi üzgün üzgün başladı anlatmaya.
“Hasanım,baban dün gece güzel bir rüya görmüş. Rüyasında babanı Hacca götürmüşler. Oraları gezdirmişler. Sabah uyandığın da çok mutlu idi. Sevincinden yerinde duramıyordu”
Hasan “Ee ne var bunda ne güzel işte “dedi.
Annesi Hasan’a bir şey demeden anlatmaya devam etti. “Baban kahvaltıyı zar zor yaptı. “Ben hacca gideceğim hanım” dedi. Bende
“Nasıl gideceksin bey, hazırda birikmiş paran varmı ki”dedim. “Gideceğim inşallah
Evdeki hayvanları satacağım. Onların parası beni götürür.Geçen gün camide hoca Hac için müracaatlar bu hafta sona erecek demişti.Geç kalmadan yazılarım” dedi.
“Hasanım baban o kadar hevesli, mutlu idi ki tadı kaçmasın diye hiç bir şey demedim. Sadece sen bilirsin Bey, Allah hakkımızda hayırlısını versin dedim.”
Hasan dinlediği ile gördükleri arasında bir bağlantı kuramamış bu yüzdende merakı iyice artmıştı. Merakla “ ee..
anam ben buraya kadar hiç bir şey anlamadım” dedi Annesi Hasan’ı hiç duymamış gibi konuşmasına devam etti. “Baban ahırda ki iki ineği önüne kattı pazarın yoluna düştü”. “Sonra” dedi Hasan meraktan çatlayacak idi.
“Sonrası oğlum öğleden sonra baban sevinçle eve geldi.”
“Ee “dedi Hasan. Hadi anam hadi ne diyeceksen de öleceğim meraktan” “Çok mutlu idi. Belli ki inekleri istediği gibi satmıştı”.
“Hatun inekleri sattım. Bu para fazlası ile beni götürür getirir” dedi.
Sonra paraları bana göstermek için elini cebine attı.
Hasan merakının son zirvesine çıkmıştı. “Eee sonra ne oldu”
“Ne olacak. Baban paraları ne kadar aradı ise ceplerinde bulamadı oğlum.” “Nasıl bulamadı anam” dedi Hasan son bir gayretle.
“Hasanım yavrum senin anlayacağın babanın paralarını pazarda vurguncular vurmuş.” Hasan “ne yani çalmışlar mı? “dedi.
Annesi evet dedi başı ile.
İşte o vakitten beri baban dışarıda öyle oturuyor. Ağzını bıçak açmıyor. Hasan olduğu yere yığıldı. Bir an ne diyeceğini bilemedi. Sonra kendini toplayıp “Hayırlısı olsun,vardır bu iştede bir hayır “dedi.
Sonra Hasan bahçeye çıktı. Babasının arkasından gelip babasına sarıldı.
“Üzülme babam hayırlısı olsun. Bu işte vardır bir hayır. Görelim Mevlam ne eyler ne eylerse güzel eyler “ dedi.
Bu sözler babasının içini rahatlatmaya yetmişti. Birlikte eve girdiler.
Hasan o gün kendine bir söz verdi. Hem babasına hem annesine Hac yaptıracak idi. Nasıl olacağını bilmiyordu ama öyle bir niyet tutmuştu.
Aradan bir kaç yıl geçti Hasan okulundan mezun oldu.İş ararken bir şirketin Suudi Arabistan da çalışmak üzere kaynak ustası aradığını duydu. Hasan hemen iş başvurusunda da bulundu. İşe kabul edildi .
Bir sene çalıştı. Para biriktirdi. Ertesi sene hem annesinin hem babasının Hac parasını yolladı.
Üçü birlikte Hacı oldular.
Bu hac günlerinde hep birlikte Kâbe’yi tavaf ediyorlardı. Kalabalığın arasından birisi bunlara sesleniyordu.
“Recep efendi. .Recep efendi.”
Adam hem Recep efendi diye bağırıyor hemde kalabalığı yırta yırta geliyordu. Merakla oldukları yerde durup adamın gelmesini beklediler. Tavaf meydanı dolu olduğu için durmakta güçlük çekiyorlar idi.
Adam zar zor yanlarına geldi.
“Recep efendi şöyle bir kenara çıkalım seninle çok önemli bir konuyu konuşmam gerek” diyordu. Telaş,şaşkınlık ve sevinç hepsi adamda vardı.
Hayırdır inşallah deyip müsait bir yere çıktılar.
Adam “Rabbime ne kadar şükretsem azdır. Sizi bana bulurdu, diye dualar ediyor gözlerinden yaşlar akıyor idi.
Adamın bu durumu üçünü de iyice meraklandırmıştı. Birbirlerine bakıyorlar olanlara bir anlam veremiyorlar idi. Adam kuşağından bir kese çıkardı içi para dolu idi.
“Recep efendi bu para senin. Sen bana hakkını helal et” diyor yalvaran gözlerle Recep efendiye bakıyordu.
Şaşkınlık birken bin olmuştu.
Recep efendi , “ Hemşerim sen kimsin bu ne parası, ne hakkı diye peş peşe sorular soruyor ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Adam “hepsini anlatacağım. Sen şu keseyi al dedi.
Keseyi Recep efendinin eline sıkıştırdı.
Recep efendi şaşkınlıkla Keseyi gayri ihtiyari aldı. Şaşkın şaşkın adama bakıyor bir izahat vermesini bekliyordu.
Adam başladı olanı biteni anlatmaya:
“Recep efendi sen bundan üç yıl önce pazarda iki inek satmıştın. Parasını da çaldırmıştın.”Hatırladın mı?
“Evet hatırladım. Hiç aklımdan çıkmadı ki.” dedi
“İşte senin paranı çalan adam bendim. Bu kesedeki parada o para”
Sonra Recep efendi nin bir şey demesine fırsat vermeden anlatmaya devam etti. Aradan iki buçuk sene geçti. Rabbim beni iyi insanlarla karşılaştırdı. Ben tövbe ettim. Hacca gitmeye niyet ettim üzerimdeki hakları ödemeye başladım. En son sana geldim. Sizi evde bulamadım. Hacca gittiğinizi komşularınız dan öğrendim. Bende hacca gidecektim. Gelene kadar Rabbime seni benim karşıma çıkarsın da helalleşeyim diye gelene kadar dua ettim. İşte karşımdasın” .dedi. Recep efendi ve ailesi ne diyeceklerini bilemeden öylece kala kalmışlardı. Adam “Recep efendi helal ettin mi hakkını diye tekrar tekrar soruyordu.” Recep efendi şaşkınlık ve sevinç içinde “helal olsun helal olsun” dedi.
Adam “Allah razı olsun” deyip sevinçle kalabalığın arasına karışıp gözden kayboldu.
Recep efendi Hasan’a bakıp “Haklıymışsın evlat. Her işte bir hayır varmış.
O zaman bu hadise olmasaydı sadece ben gelecektim. Oldu üçümüz da hacı olduk paramız da geldi”dedi.