Çok mu zor Çamlık’ta bulunan park yerine, bir restoran- kafe yapmak diye düşünmeye başladım son günlerde. Gölün etrafını da ışıklandırdık mı vay be diye canlandı gözlerimin önünde birden. Benim içim rahat etmiyor Türkiye’nin ilk milli parkın bu kadar sahipsiz kalmasına.
Küçükken hatırlıyorum, şu an başıboş duran Çamlığın tam ortasında yer olan taş evlerin restoran olduğunu. Sonrasında alkollü mekânlar olmuş duyduğuma göre ve daha sonra da kapatılmış. Yeniden ailelerin ferah içinde yemek yiyebileceği şekilde tasarlanması o kadar mı zor, bilemedim. Sahipsiz bir şehrimiz mi var, biz mi sahipsiz bırakıyoruz bilmiyorum, bir ölü toprak var işte hissettiğimiz ama bir türlü bu toprağı kaldıramadığımız, bir olumsuzluk var.
Birçoğumuz neden Türkiye’de ilk milli parkın Çamlık olduğunu da bilmez. Hemen kısaca özetleyecek olursam; Kafkas Çamı, Türkiye’de sadece Yozgat’ta. Düşünüyorum şimdi milli parkımız başka bir şehirde olsaydı tanıtımı nasıl yapılırdı acaba. Şehrin tam ortasından geçen bir anayol, batıyı doğuyu birleştirir pozisyondayken kimse aracını Çamlığa çevirmiyorsa merak edip, düşünmek gerekmez mi?
Sadece piknik yeri gibi gördüğümüz milli parkımızın da milli park olduğunu benimsememiz ve benimsetmemiz gerekmiyor mu? Elimizde o kadar güzel doğal güzellikler varken, Yozgat’ın hala ceviz kabuğundan çıkmaması bazen yüreğimi parçalıyor. Yıllardır kaderine bırakılan bir şehrin diriliş zamanı..! Milli parkımız mı? Piknik yerimiz mi Çamlık? Neden ikisi olmasın?
Bugün çok değerli bir ablamın söylediği sözle özetlemek istiyorum. Eini taşın altına koyacağına, o taşın üstüne oturmaya çalışıyor. Evet biz hepimiz, adına ne dersek diyelim amir, vatandaş. Kısacası Yozgatlı olarak, taşın üzerine yeteri kadar oturduk, artık ayağa kalkma zamanı…
Necip Fazıl’ın dediği gibi .. “Yüzüstü çok süründün ayağa kalk Sakarya”