Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Rotamız Yozgat; Aydıncık

Yozgat’a geldim geleli Kazankaya

Yozgat’a geldim geleli Kazankaya Kanyonuna gittim gideceğim derken tam  yıl geçti. Bir Pazar sabahı arkadaşım Dilara hadi gidiyoruz deyince plansız, gidelim dedim. 6 yıl sonra gitmek nasip oldu anlayacağınız. Hep kızarım aslında yaşadığımız yerdeki güzellikleri ihmal etmeyelim diye, memleket olunca erteliyoruz, sanki elimizin altındaymış gibi. Bundandır ki hangi şehre yabancıysak daha iyi geziyoruz.

Dilara, ben bir de çok değerli Şerife Ablamızla çıktık yola. Aydıncık ilçemize girdiğimde şirin mi şirin, şehir kalabalığından uzak bir sessizlik, huzur bizi karşıladı. Kollarımı açıp kucaklayasım geldi valla. Yanaklarını sıksam, öpsem dedim bu küçücük ilçemizin.

Acıktık, acıkırız derken Aydıncık ilçemizde Kültür Evi var, orada bulabiliriz dedi Dilara yiyecek bir şeyler. Kültür Evi mi dedim hayretle bakarak, evet dedi Dilara ve gidiverdik. Kaymakamlığın karşısında, tam bir şehir havası sokağın yan tarafındaki Kültür Evi bizi bekliyordu. Gençler dışarıda çay içiyor, sohbet ediyordu. Ay ne güzel dedim ya içimden. Beklentimin üzerinde olan her şeyi taktir ederim, biraz hayretler içinde bakarım yalan değil. Nasıl sevindim anlatamam. Yozgat’ımın böylesine şirin bir ilçesi karşında mutluluğumu kelimelerle anlatmam mümkün değil.

Gözleme varmış, onlar hazırlarken biz de Kültür Evini gezdik. Büyük bir zevkle döşenmiş  odalarında fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedik. Benim orada en çok dikkatimi çeken aslında oranın garsonu oldu. Yeşilçam aktörlerini arattırmayan saç,  bıyık kesimi, kıyafetler, ayakkabısı, nasıl bir nostaljik bir havası vardı anlatamam. Kültür Evi  ile adeta bütünleşmiş, sizi geçmişe taşıyan bir insan. Sormak aklıma gelmedi ama normal giyinişi mi,yoksa çalıştığı sürede mi böyle giyiniyor,bir daha gidecek olsam kesinlikle sormadan gelmem.  Elbette Kültür Evini görmelisiniz lakin bu ağabeyi de görmeyi ihmal etmeyin.

Tabi Aydıncık denilince akla gelen nedir bağrıbütün, muz tadında yer muzu olarak da bilinen kavun, bilmeyenler de buradan öğrenmiş oldu. Hasat zamanı değildi o zaman zar zor bir iki tane bulabildik, attık arabanın bagajına. Atış o atış oldu, unuttuk orada ve günler sonra  Dilara’nın arabasından kokusu hala hissediliyordu.

Gelelim kanyona.. Kazankaya Kanyonuna… Gittik, yürümeye başladık, pek doğal geldi, diğer gördüğüm kanyonları görünce. Bir de bir acıktım, yürüyüş sonrası yiyelim dediler, kaldı öyle güzelim gözlemeler. Güneş bir yandan, açlık bir yandan, yol git git bitmiyor, ıssız ortalık. Diyorum şuradan yabani bir hayvan çıksa ne yapacağız, siz siz olun kalabalık gidin he mi. Günün ortasında, güneşle de haşır neşir olmayın. Benim şeker mi, tansiyon mu bilememdim, kötü hissetmeye başladım. Bizimkiler de çaktırmadılar ama yorulmuşlardı, geri döndük.

Çay içebileceğimiz bir yer var mı derken, pembe boyalı bir tesis gördük, kendin getir kendin pişir yöntemi, bizim de elimizde sadece gözleme var. Şükür dedik, yoksa aç kalmıştık. Neyse ki çay demliyorlarmış. Çayın tadı hala damağımda, çayı çok tüketen bir insan olarak söylüyorum muazzamdı. Sonra dönüş yolunu tuttuk ve geldik evimize.

Sonuç olarak demem o ki, kanyon biraz daha bakımla çok güzel olabilir. Doğayı da bozmadan korkuluklar yapılabilir, Aydıncık girişi biraz daha göze hitap edecek şekilde düzenlenebilir. Pembe boyalı işletme aynı düzen de devam edebilir, bizim gibi davetsiz misafirler içinde bir güzellik yapılsa fena mı olur. Bir Yozgatlı olarak diyeceğim o ki, Kazankaya Kanyonunu mutlaka görmelisiniz, tabi Aydıncık Kültür Evini ziyaret ettikten sonra…Saygılar…

Reklamı Geç