Siyaseti belirleyecek olan yine biz vatandaşlar olduğumuza göre, ondan kaçmak pek mümkün değil. Oyumuzu kullanmayacağız diyenlere de ayrı bir ayar olduğum da doğru. Birisi mutlaka yakındır düşüncene, prensiplerine, oyuna bir vatandaş olarak sahiip çıkmazsan, bu şehre de kimse sahip çıkmıyor dememelisin.
Bir de acı bir gerçek var. Ötekileştirme… Yok ocusun yok bucusun… Bırakalım artık bunları, annemin dedği gibi perdenin arkasında kime verdiğimi biliyor musun, hayır bilmiyorum. Aklıma gelmişken, kime oy verdiğini, videoya ya da fotoğrafa alanlar da bir akım başlattı. Yasak olan birşeyi nasıl da güzelleştiriyoruz, kılıf buluyoruz vallahi anlamıyorum. Sonra neden etiketleniyoruz deniliyor, kimsenin kendine dönüp baktığı yok, olsa zaten vatan derdini, bireyselleştirmeyiz.
Bu sıralar sanırım, çayımızı kahvemizi alıp kafa dinlemeye ihtiyacımız var. Her yerde aynı konu. Elbette tartışalım, kırmadan, etiketlemeden, kalp kırmadan. Her fikrin tartışıldığı toplumlar gelişir. Etiketleme iyi kötü yapılıyorsa, kaçacak yer ararız.
Denir ya belediyede isimler önemli, parti değil. Kimi ne kadar tanıdığımız da işin içine giriyor biraz da. Yozgat kazanacak veya kaybedecek bunu bir sonraki seçime kadar maalesef ki anlayamayacağız. Hepimiz ve Yozgat için hayırlı olsun diyorum.
Biz yine siyaseti görmemezlikten gelmeyelim, lakin bu sıralar biraz uzaklaşsak mı diyorum. Her yerde aynı konu. Kendimizi geliştirmeye başladığımızda, bakış açımız değiştiğinde her anlamda kalite bizi zaten bulacaktır.
Gelin çayımızı kahvemizi alalım ve film seyredelim, okuduğumuz bir kitabın filmi olur, ya da sinemaya gidelim. Şehrin biraz havası değişsin, ne dersiniz?