Onun hakkında kaç haber, kaç köşe yazısı yazıldı bilmiyorum. Yoğun bakımla ilgili bir haber hazırlığı aşamasında Yoğun Bakım Servisi Sorumlusu Aynur Ablacığım anlatmıştı bana Arzu’yu ve Arzu’nun yaşama dönüş hikâyesini.
Arzu kötü günlerini Yozgat’ta yaşamış olsa da, Türkiye’de örnek gösterilecek kadınlardan biri… Hayatta herkesin bir hikâyesi var. Ama Arzu’nun hikâyesi bambaşka. 14 yaşında kendinden büyük bir adamla evlendirilip, şiddete maruz kalan, 6 çocuklu ve şiddet sonrası tüfekle vurularak iki bacağı, iki kolunu kaybeden, çocukları için yaşam mücadelesi veren, gözleri hala umut dolu bir kadının hikâyesi.
Eşi engelli komşu kızına tecavüz eder, olay gün ışığına çıkınca evlenmek ister. Arzu kabul etmeyince başlar kavgalar. Arzu bu durumu kabullenemez ve boşanmak istediğini söyler. Gözü dönen koca, bulduğu tüfekle, Arzu’nun kollarına, bacaklarına ateş eder. Hastaneye kaldırılıp, tedaviye başlanmış olmasına rağmen, damarları kopan Arzu’nun iki bacağı ve kolu kesilmek zorunda kalır. Ve Arzu artık kocası tarafından sakat bırakılan kadınlar listesinde yer alır. Bu ilk karşılaştığımız bir olay değil ve korkarım da son olmayacak bir durum, kadına şiddet olayları.
Bir kadın ne olursa olsun, hele bir de çocukları varsa daha güçlüdür. Arzu’nun yaşadığı o zor günleri anlamamız çok zor. Rabbim yardımcısı olsun.
Tecavüzden, cinayete teşebbüse kadar uzanan bu hikâyenin kahramanı yine ERKEK. Olaylara biz mi bu ülkede ters bakıyoruz bilmiyorum. Tecavüzü sıradanlaştırmak neden? Neden erkeklerin yaptıklarını kadınlar çekmek zorunda? Ya kadınların ruhundaki izleri kim silecek? Nikâh mı?