Uzun bir aradan hatta çok uzun bir aradan sonra yeniden yazmaya başlamak benim için oldukça heyecan verici. Bu süreçte Yozgat’ı neredeyse karış karış gezdim diyebilirim. Evliya Çelebi mertebesine yetişmek mümkün olmasa da ben de Yozgat’ı gezerken gördüklerimi, öğrendiklerimi aktarmak için yeniden yazmaya karar verdim. Memleketimize bir katkımız olursa ne mutlu. Tabi bu süreçte sosyal medyada Yozgat tanıtımları ile ilgili çekimler yapmaya başladım ve oldukça ilgi de gördü. Hatta dernek kurma şansımız bile oldu arkadaşlarımızla. Yozgat Kültürel Değerleri Koruma Tanıtım ve Sanat Derneği. Bu yazımda da dernek olarak Yozgat merkezde rota çalışması yaptık, şehrimize bir misafirimiz geldiğinde, yürüyerek nereleri gezdirebiliriz bunun kısa bir çalışmasını yaptık. Bu çalışmamızda desteklerini esirgemeyen Yozgat Lisesi Müdürümüze, özellikle ilk tanıştığımız günden itibaren Yozgat çalışmalarımızda destek veren Yozgat Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Önder Gürel’e teşekkürlerimi borç bilirim. Şehrimiz için emek veren her insan benim için çok kıymetli.
İlk rotamız Yozgat Lisemiz oldu. Okulun içini gezebiliyorsunuz, mini bir müze gibi bazı eski eşyalar da mevcut. Kötü haber hafta sonu açık olmaması. Çalışan insanları düşünürsek, il dışından misafirleri gelse, bu güzel şirin binamızı sadece dışarıdan görmüş olacaklar. Çok üzülüyorum.
İkinci rotamız Eski Askerlik Şubesi Binası… Birçok etkinlik toplantı, eğitim bu binada yapılabiliyor. İçi de özenle döşenmiş bu tarihi binamız hafta sonu herhangi bir etkinlik yoksa yine kapalı. Arka tarafında açık bir bahçesi olan binanın bahçesi bakım yapılsa görüntü kirliliği de azalmış ve binaya yakışır bir hale gelmiş olacak kanaatindeyim. Hatta orayı kitap kafe gibi yapsalar gidip kitap okusak ne güzel olur.
Üçüncü rotamız da Yozgat Saat Kulemiz. Saat Kulesiyle fotoğrafı olmayan kaç kişi var bu şehirde bilemiyorum ancak güzel pozlar, öz çekimler yapılabiliyor. Saat Kulesinin balkonu zamanında yangın gözetleme kulesi gibi kullanılmış. Gönül isterdi ki biz de Saat Kulesine çıkıp, Lise Caddesine kuş bakışı bakabilseydik…
Dördüncü rotamız Tol Çarşısı… İyi restore edilen yerlerden bir tanesi. Restore edildikten sonra çok güzeldi ne var ki, oradaki dükkanların bazı malzemelerini (borular vs) duvara yaslamış olmamaları açıkçası görüntü kirliliği yapmış. Oraya gitmişken bir çay da içmeden olmazdı. Tol Çarşısına şemsiye takılsa yukarıya ne güzel olurdu…
Beşinci rotadayız. Çapanoğlu Büyük Cami… İhtişamı ile insanı büyülüyor. Motiflerse Osmanlı döneminde Batıdan etkilenerek yapılan ilk Anadolu’daki örneklerinden. İnsanın içeriye girince manevi olarak etkilenmemesi mümkün değil. Kadınlara ayrılan bölümün çok küçük olması, hatta giriş kısmının turizm açısından daha estetik yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Altıncı rota Hayri İnal Konağındayız. Konak oldukça güzel, hele ki orada Önder Ağabeyimiz şehrimizin yüzü. Güler yüzü, hoş sohbeti ile ziyaretçilerde güzel bir tebessüm oluşturuyor. Konağa geldin, Önder Ağabey bir da saz çalıp, bir türkü söylemiş ise senden şansısı yok. Konakta yerli yemişiz kavurga ve çay ikram ediliyor. Benden tam puan alan Hayri İnal Konağı ve ekibi, elbette Yozgat Belediyemiz takdiri hak ediyor, hakkını yememek lazım .
Yedinci rota Yozgat Müzesi. Birlikte rota oluştururken arkadaşlarım müzenin ücretli olduğunu hatta kartsız girilmeyeceğini biliyorlarmış. Yozgat Müzemiz ücretsiz, kartsız giriliyor. Yozgat Müze ekibi de oldukça ilgili ziyaretçilerle. Bize o gün müzeyi gezdiren arkeolog arkadaşımız Olcay Bey’e de teşekkürlerimi sunarım. Sanırım şehrimizde teşekkür etmeyi unutuyoruz. Emek verenler küstürülmemeli. Yozgat Müzesi pazartesi günleri hariç her gün mesai saatlerinde açık. Yeni modern bir müzeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum ayrıca.
Sekizinci rotamız Hüzni Baba Konağı. Bu konakta da edebiyat, sanatla ilgili etkinlikler yapılıyor. Etkinlik haricinde yine konak kapalı. Belediyemizden ricamız hafta sonları da ziyarete açılması.
Dokuzuncu rotamız da Başçavuş Cami… Başçavuş Cami külliyenin camisi imiş. Ben de yeni öğrendim. Külliyenin mektebi yıkılmış, yanan hamam da külliyenin içinde imiş.
Onuncu ve son rotamız da Divanlıoğlu Konağı. Konak daha hizmete girmemiş ancak sağ olsun Önder Müdürümüz bize konağın kapılarını açtı. Bahçesi, iç mimari ile de oldukça dikkat çeken konağımızın eminim hizmete açılınca birçok ziyaretçisi olacak.
Genel olarak Yozgat’a misafirimiz geldiğince sadece Çamlık Milli Parkımızın olmadığını, yürüyerek Yozgat’ta gezilecek yereler olduğunu da göstermek istedik. Konaklarımızın haftasonu da ziyaretçilere açılması durumunda rota sayısı da oldukça artacak. En azından tarihi konaklarımız açılmalı düşüncesindeyim. Yozgat gezi turumuzu yürüyerek, gidebilecek rotaları tamamladık. Gezide gördüm ki Yozgatlı olarak biz kendimiz bile bu gittiğimiz yerlere gitmemişiz, misafirlerimizi götürmemişiz.
Sağlıcakla kalın..