Bozok Üniversitesi önemli bir sempozyuma daha ev sahipliği yaptı… Yoğun katılımcının yer almasıyla dikkat çeken sempozyumda “19. Yüzyıldan Günümüze Türkiye’de İktidara Müdahaleler ve Darbeler konunun uzmanları tarafından ayrıntılı şekilde anlatıldı.
Sempozyumun ayrıntısına geçmeden bir tespitte bulunmak isterim hepimizce malum olduğu üzere toplumun büyük kesimi tarihe fazla merakı olmayandır. Kulaktan duyma ya da yazılanları bölük pörçük bilmekle yetindiğimizi düşünecek olursak, doğru yerden doğru bilgileri almak insan için doğru bir adımdır.
Kaldığımız yerden devam edelim… Sempozyum, Erdoğan Akdağ Kampüsü Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki açılış konuşmaları ile başladı. İki devam edecek sempozyumda Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e ne yazık ki iktidara pek çok askeri müdahalelerin olduğuna değinerek 18. yüzyılda, II. Mustafa ve III. Ahmet’in tahttan indirilmelerinin sebepleri üzerinde durulmadığını ve arka planında kimlerin olduğuna dair tarih kitaplarında yer verilmediğini belirtti.
Yeniçerinin iktidara müdahalede başrolü oynadığını belirten Beyhan, sözlerine şöyle devam etti:
“Nizam-ı Cedid’in başlatıcısı III. Selim, iktidara müdahaleden nasibini alacak ve katledilecektir. 19’uncu yüzyılın en kapsamlı ve hakikaten de en kanlı ihtilali Sultan Abdülaziz’e yapılan darbedir. Yeniçeri Ocağı yerine ikame edilen ordunun; Asakir-i Mansure-i Muhammediye’nin yanında ilmiye ve bürokrasinin desteğiyle Abdülaziz’in iktidarına müdahale edilmiştir. Abdülaziz 15 yıllık saltanatı süresinde üç önemli hedefe yöneldi; ilki Rus Çarı Nikola’nın Osmanlı’ya biçtiği ‘hasta adam’ imajını bertaraf etmek için güçlü modern silahlarla donatılmış bir ordu için kolları sıvadı. Tarih kitaplarında değinilmese de Amerikan iç savaşında kullanılan değişik çaptaki 1 milyon silahı satın almıştı. 93 Harbi sırasında bu silahlar kullanıldı ve eksilen mühimmatı temin etmek mümkün olmadığından Tophane-i Amire’de ‘çakma mermi’ üretildi. Bunlar hem silaha hem de kullanana zarar verecekti. Sultan Abdülaziz’in ikinci hedefi eğitimdi. Yetişmiş insan gücüne dayanan millet ileriye doğru emin adımlarla yürüyebilirdi. Sultanın üçüncü hedefi ulaşım ve iletişimdir. 76 adet merkezi, telgraf hatlarıyla İstanbul’a bağlayacaktır. Tersanede üretim olamasa da satın alımlarla Osmanlı donanmasını dünyanın üçüncü büyük donanması haline getirecektir. Mevcut demiryolu hat uzunluğunu üç katına çıkaracaktır. Henüz 46 yaşında saltanatının 15’inci yılında Sultan Abdülaziz’in iktidarına müdahale edilmişti. Bu müdahalenin arkasında İngiltere veya Çarlık Rusyası’nın olup olmadığını tarih kitapları ne yazık ki irdelemez.”
- Abdülhamit dönemindeki müdahalelere de değinen Beyhan, bilhassa 31 Mart Vakası’nın isyan olarak değerlendirildiğini oysaki bunun bir darbe olduğunu vurgulayarak, 31 Mart Vakası’nı önlemek için İstanbul’a gelen Hareket Ordusunun aslında II. Abdülhamid’e müdahalede bulunduğunu belirtti. Beyhan, devrin hatırat kitaplarında Hareket Ordusu komuta kademesinin gerçekten Sultan II. Abdülhamid’in direnebileceğinden endişe ettiğini ifade ederek, “Şayet direnseydi hem iktidarını koruyacaktı hem de tarihin seyri farklı olacaktı” dedi.
Cumhuriyet devrinde yaşanan 1960 darbesinde Menderes ve ekibi için “düşükler” tabiri kullanıldığını belirten Beyhan, 1971 Mart muhtırası, 1980 darbesi, 28 Şubat süreci, 27 Nisan e-muhtırası gibi hadiselerin, yakın tarihte iktidarlara müdahale olduğunu vurguladı.
Beyhan, Atatürk Araştırma Merkezi olarak, 15 Temmuz darbe girişiminin hala canlılığını muhafaza etmesi nedeniyle 2018 yılının ilk ilmi etkinliğinin ‘iktidara müdahaleler ve darbeler’ üzerine olduğunu belirterek, iki gün boyunca sunulacak 50 bildiri ile bilim insanlarının darbeler konusunda kendi birikimlerini akademi dünyasıyla paylaşacaklarını belirtti.