Zam furyası ortalığı kasıp kavurmaya devam ediyor. Bu durumda suyun dahi zamlanacağını hiç aklıma gelmemişti dün marketten alırken, öğrendim.

Her gün 2 liraya aldığım 1 buçuk litre su için yine aynı parayı verince market sahibi, “Abi su zamlandı, 2 buçuk lira oldu” dedi.

Üst üste en çok zamların yaşandığı şu günlerde 2021 yılının son virajına girdik. Ancak bu yılın geçmiş yıllara göre çok daha zor bir yıl olduğunu geçen hafta kaleme aldığım bir yazımda anlatmaya çalışmıştım.

Zira ülke genelinde olduğu gibi Yozgat’ta da iğneden ipliğe her gün gelen yüksek oranlı zamlardan su bile etkilendiğine göre, olup bitenler milleti kara kara düşündürmektedir.

İşsiz vatandaşımızın hali çok perişan o belli, ancak küçük esnaf da zorda çünkü ticaret bitme noktasına geldi.

Büyük işletmeler artık yüksek kur nedeniyle üretim yapamaz hale gelmiş durumdalar.

Peki üretimden en büyük pay sahibi olan çiftçinin hali…?

Bu konuda Yozgat Ziraat Odası Başkanı İsmail Açıkgöz, “Yeter Artık siyaset yapacağız derken, çiftçi bitti” demişti.

Çiftçi tarlaya atacağı gübreyi satın alamıyor.

Mazot ve ilaç fiyatlarının da yanına yaklaşılmıyor.

Yem fiyatları her gün artıyor.

Diğer sektörlere baktığımızda durum farklı mı?

İnşaatta kullanılan demir, çimento, kereste v.s derseniz yanına yaklaşılmıyor.

Hal böyle olunca da zengin, fakir ayırımı yapmadan tüm kesimden insanların alım güçleri her geçen gün biraz daha azalıyor.

Yani geçim zorlaşıyor, esasında yaşam zorlaşıyor.

Bu halde de millet ne yapacağını bilemez durumda.

Öyle ya, yüksek döviz kuru nedeniyle tüm ürünlere gelen zamlar bir türlü durdurulamıyor. Zamların durdurulması için alınan önlemler artık çare olmaz oldu.

Devleti yönetmek üzere halktan yetki alanlar çözüm bekleyen hadiselere sadece seyirci kalmakla yetiniyorlar. Dolayısıyla vatandaş perişan, çaresizlik içerisinde umut olacak bir ışık bekliyor.

Çarşı pazara giden vatandaş bir gün önce satın aldığı bir ürünü, bir gün sonra zamlı fiyatla alabiliyor.

Döviz kurlarının ucu açık bırakılmış her saniye yükseliyor. Dolayısıyla da milli paramız her saniye değer kaybediyor.

Yüksek dolar kuru nedeniyle de tüm ürünlere gelen ucu açık zamlar yaşamı artık çekilmez hale getiriyor.

Dar gelirli vatandaş diğer ürünleri bırakın yaşamak için ihtiyaç duyduğu temel gıda ürünlerini almakta bile zorlanıyor.

Millet bu sorunları yaşarken bir yetkili çıkıp çözüm odaklı bir eylem içinde olamıyor maalesef.

Yetkililerden vaat çok ama icraat yok, yani vatandaşın sesini duyan yok. Şu halde milletin bunca sorunlarına kimin çare olacağı belli değil zira millet seçilmiş vekillere ve atanmış bakanlara ulaşıp derdini anlatamıyor.

Tüm bu olumsuzluklar güçlerin bir oyunu gibi gösterilmeye çalışılmış olsa da esasen hükümet politikasının yetersizliğinden kaynaklanmakta ve ekonomik istikrarı da esastan bozmaktadır.