Geçtiğimiz günlerde bir TV kanalında AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ülke ve dünya gündemine ilişkin çok önemli açıklamalarda bulunuyordu. Ekonomiden sağlığa, spordan sanata pek çok konulara değindi. Programda en fazla dikkat çekici açıklaması ise “TEOG sınavının kaldırılmasını istiyorum” sözleri oldu. Ertesi gün Milli Eğitim Bakanı ve kurmaylar hemen TEOG’u kaldırarak yerine getirilecek yeni sistem arayışına girdi. Yani Sayın Cumhurbaşkanımızın ağzından çıkan bir kelime 24 saat geçmeden uygulamaya konuldu. Pekala, Sayın Erdoğan’ın kamuda çalışan Taşeron işçilerin kadro durumunu bir hafta içinde çözeceğiz dediğini düşünürsek nasıl ki bir günde TEOG sınavı kaldırılabiliyorsa, bir hafta içinde kamuda çalışan işçilerinde kadroya kavuşması hiçte zor olmasa gerek.

Buna ilave olarak yapılan eğitim düzenlemesi kapsamında LYS ve LGS’ de bir takım düzenlemeler bildiğim kadarıyla devam ediyor…

Üniversite giriş sisteminde de bir takım değişiklikler olacak, açıklamalardan bunu anlıyoruz.  Verdiğiniz talimatlar üzerine eğitim sisteminde geleceğe yönelik ciddi düzenlemeler olduğunu hep birlikte yaşayarak, görüyoruz.

Bir taraftan iç ve dış karşılıklar devam ederken, bir taraftan da ülkenin eğitimsel geleceğini şekillendirmek için atılan adımlar görmezden gelinemez.

Dolayısıyla Dünya hızla değişiyor, güçlü ülkeler teknolojisini daha da geliştirerek, akıllı beyin transferleri yapıyor.

Türkiye’de son 15 yıl içinde eğitim sisteminde bir hayli değişiklikler yaşandı. Bu değişiklikler şimdide devam ediyor. En uygun olan neyse o yol bulunmaya çalışılıyor.

TEOG örneğinden yola çıkarak, bir önerim olacak…

Bilindiği üzere Türkiye genelinde çeşitli kurum ve kuruluşlarda TAŞERON sıfatıyla çalıştırılan sayıları Bir milyona yaklaşan işçiler var. Hepsinin tek isteği kadroya geçerek şirkette değil devlet garantisi altında çalışmak istiyorlar. Yaklaşık 8 yıldır kamuoyunun gündeminde olan ve özellikle seçim dönemlerinde muhalefeti, iktidarı sürekli meydanlarda taşeron işçilere kadro sözü vermesi maalesef bugüne kadar gerçek anlamda uygulamaya konulmadı.

Ekonomik anlamda maliyeti elbette bütçeyi zorlayabilir. Fakat bugün baktığımızda büyük işadamlarının bir vergi affından doğan alacağından vazgeçen devletimiz belki kadroya dahil edeceği taşeron işçilerinin maliyetinin yarısını karşılar. Bunu bu şekilde de değerlendirebiliriz.  Yaklaşık 700 Binin üzerinde çalışan taşeron işçinin gözü kulağı kendilerine verilecek bir kadro müjdesini bekliyor. Her gün bunlarla ilgili farklı ağızlardan, farklı bakanlardan sürekli haberler veriliyor. Ne hikmetse sonuca bir türlü ulaşılamıyor. “Taşerona müjde, taşeronda sona gelindi, taşerona kadro görüşmelerinde sona gelindi” gibi aylardır gerek haber sitelerinde gerekse TV haber kanallarında alay edercesine gündeme getiriliyor ama ne zaman yada ne şekilde kimleri kapsayacağı belirtilmiyor. Hal böyle olunca da taşeron işçilerin umutları da tüketiliyor. 700 bin taşeron işçi demek ailesiyle birlikte en az 5 milyon nüfus demektir. Tabiî ki seçmen anlamında da partiler içinde ciddi anlamda oy potansiyeli olarak görülüyor.

Elçiye zeval olmaz, bize düşen görev Yozgat ve ülkemizin hemen her bölgesinde taşeron işçilerimizin isteklerine tercüman olmaktır.